commensurate

  1. Adjective eşölçülü, eşit, eşboyutlu, eşsüreli, eşdeğerli.
  2. Adjective yeterli, yetecek kadar.
  3. Adjective uygun, münasip.
    He was given a job commensurate with his abilities.
  4. Adjective orantılı, mütenasip.
    The house brings a return commensurate with its current market value.
ihtiyaçlara uygun gelir
ihtiyaçlarına uygun gelir
ölçülü vergilendirme