constructive

  1. Adjective yapıcı, yaratıcı, olumlu, müspet, yararlı, faydalı.
    constructive criticism. He made a number of constructive
    suggestions at the meeting.
  2. Adjective yapısal, yapı/inşa/yapılış tarzı ile ilgili.
  3. Adjective yorumsal, çıkarımsal: yorum veya çıkarım (istidlâl) yolu ile varılan.
  4. Adjective, Law zımnen var olan, varlığına yasal yorumla inanılan.
    constructive fraud.
yapıcı olmak Verb
yapıcı çekimserlik
yapıcı muğlaklık Noun, Politics-Intl. Relations
zımni rıza
zımni yetki
dolaylı zilyetlik
kanunen mesken masuniyetini ihlal suçu sayılan fiiller (tehdit , hile vb suretle girme gibi
mahkeme dışında işlenen ve adaletin işlemesine engel olmaya matuf veya mahkemeye karşı saygısızlık teşkil eden fiil
mahkeme dışında işlenen ve adaletin işlemesine veya mahkemeye karşı saygısızlık teşkil eden fiiller
kanun gözünde başkasının malını haksızca kendi mülkiyetine geçirme fiilleri Noun
aslında cezai müeyyide uygulanamayacak olan ancak istidlal ve ima yoluyla suç şeklinde yorumlanan fiil
yapıcı eleştiri
dolayısıyla zilyetlik devri
o anki koşullar yüzünden veya bir malın niteliği gereği elden teslim olanaksız ya da gereksiz olduğundan
malın emanetçisinin malı bir başkası yerine d
zımni teslim
eşlerden birinin ötekini aile yuvasını terke zorlayan davranışı
çalışan kişinin işverenin kötü muamelesine dayanamayıp istifa etmesine neden olan haksız muamele
bu durumda çalışanın tazminat talep etmeye hakkı vardır
örtülü tasfiye
örtülü kâr dağıtımı Noun, Accounting
hâlâ hapiste olmasına karşın kanunun izin verdiğinden daha çok serbestlik tanındığında mahpusun kaçması
kiraya veren tarafından kiralanan şeyden kiracının yararlanmasını önleyecek bir şey yapılması
kasıtsız olarak kiracının oturduğu yeri kullanılamayacak duruma getirmesi sonucu tahliye
mal sahibi veya onun emrindeki bir kişinin
kaldığı eyaletten iadesini talep eden eyalette varsayılan mevcudiyetiyle işlediği bir suç yüzünden suçlunun iadesi kavramı
malı çalınan şahsın iradesini felce uğratan veya bir şeyin çalınmasına karşı koyamayan duruma getiren
manevi cebir
korku yaratan tehdit veya güç kullanma
bazı kasıtsız aldatma ya da gerçeğe aykırı beyanda bulunma biçimleri Noun
imalat gibi
ikincil üretimle iştigal eden şirketler ve bireyler
kişi gerçekte bilmese dahi
kanunun o kişinin bilmesi gerektiğini varsaydığı bilgi
bilmesi beklenme Noun, Law
bilecek durumda olma Noun, Law
hükmi tam ziyan (gemi ve taşıdığı yükün ciddi hasar görmesi
tahrip edilmeden hasar gören ancak astarı yüzünden pahalıya çıkacak tamir gerektiren zarar
niyet olmadan
zımni kasıt
işlenen fiilin sonucu olarak meydana gelen suç (örneğin korkutmak isterken , adamın korkudan ölmesi
ancak dolaylı olarak
(US) Kongre'ye katılacaklar için götürü harcırah
yaratıcı zihin
üstünde mülkiyet devrinin yazılı bulunduğu
ancak ayrı bir sözleşme veya düzenleme ile kefilin geri satın alma hakkını kaldıran
bir borç karşılığı teminat olarak verilen bir senet veya başka belge
müessir fiil sonucunda adam öldürme
kusur ve ihmal yüzünden bir şeyden haberi olmama
kanunun makul bir araştırma sonucu kişinin bilebileceğini varsaydığı bilgiler
bilinmesi gereken özellikler
dolayısıyla zilyetlik
zilyetlik hakkının ispata dayandığı halin aksine kanun gereği zilyetlik hakkı
zımni mevcudiyet
ceza hukukuna göre bir suç işlendiğinde bedensel varlığı başka bir yerde olan bir kimsenin harekete geçirmiş
olacağı etkenler aracılığıyla işlenen suç
müfessir hükümet
anlaşma yapmayı dolaylı reddetme Noun, Competition Law
satmak veya devretmek kaydıyla haciz
satış amacıyla haciz
satmak veya devretmemek kaydıyla haciz
haksız olarak işten çıkarılan bir işçinin hakkını arama olanağı veren örgüt
(dava) şahsa bizzat tebligat dışında her türlü usulle yapılan tebligat
şahsa bizzat tebligat dışında her türlü usulle yapılan tebligat
yapıcı öneri
kendisine teslim edilen bir şeyi malikin iradesine aykırı olarak kullanmak veya onun izni olmaksızın elden çıkarmak gibi
fiilen alma olmamakla beraber alma kastını gösteren hareket
hükmi tam ziya
hasarlı yüklerin tamamen elden çıkması nedeni ile fiilen makul olarak terk edilmesi ya da kurtarılarak
eski haline getirilmesi ve belli olan varma yer
(Br) vatana ihanet sayılabilecek komplo
salt eşit hukuk koşullarında oluşan bir yediemin kurumu
tarafların bir amacı olmaksızın
bir işlemin kanunca varsayılan itimada dayanıklı hali
yasal olarak alışan tröste yediemin olan kişi
sadece emanetçi görevini üstlenen yediemin
mal ve canını hiç umursamama
bir şahsın güvenliği için gerekli belli bir görevi kasten ihmal etme ve sonuçlarına bile bile aldırmama gibi başkalarının şahıs
yapıcı iş
bir toplantıda yapıcı olmak Verb