couch

  1. Noun, Psychology divan
  2. sedir, kanape, divan, yatacak yer.
  3. in, vahşi hayvan barınağı.
  4. kâğıt kurutma yeri: üzerine kâğıt hamurunun ince tabaka halinde serilip kurutulduğu keçe veya karton levha/yatak.
  5. ifade/beyan etmek, anlatmak.
    He couched his demand in respectful words.
  6. ima etmek, kasdetmek, kapalı bir şekilde anlatmak, gizlemek.
    the threat couched under his polite speech.
  7. (baş vb.) eğ(il)mek, alçal(t)mak, indirmek, çömelmek.
  8. (saldırış vaziyeti alır gibi mızrağı) yatay duruma getirmek.
  9. yat(ır)mak.
  10. (kâğıt hamurunu) kurutma yerine sermek.
  11. hasır örgü işlemek.
  12. Surgery iğne ile gözdeki kataraktı çıkarmak.
  13. pusuya yatmak.
    The cat couched (itself) ready to spring.
  14. yığmak, (yaprak vb.) yığın yapıp çürümeye terketmek.
ayrıkotu Noun, Plant Species
ayrık otu Noun, Plant Species
yatak olabilen sedir, açılır kapanır kanape.
terbiyesizce cevap vermek Verb
ayrık otu, sergen otu
(Agropyron repens): kökleri derinlere yayılan zararlı yabani otlar.
quitch,
quick grass ile ayni anlama gelir.
Noun
ayrık otu Noun, Plant Species
ayrıkotu Noun, Plant Species
ifade edilmek Verb
herkesin anlayacağı şekilde yazmak Verb
sürekli TV seyreden, TV başından ayrılmayan kimse. Noun
trança Noun, Zoology
bir şeyi yazılı olarak vermek Verb