crop

  1. Verb, Photography kırpmak
  2. ekin, hasat, rekolte.
    We've had the biggest wheat crop ever this year because of rainy and hot summer.
  3. ürün, mahsul.
    What's a widely grown crop in Turkey?
  4. üretim, istihsal.
    the crop of diamond.
  5. malzeme, mamul madde.
  6. deste, küme, sürü, yığın, grup, topluluk.
    a crop of lies: bir sürü yalan.
    a whole new crop of college students.
  7. kamçı sapı/tutamağı.
  8. riding crop = hunting crop ile ayni anlama gelir. binici kırbacı.
  9. kırpma, kısaltma, biçme.
  10. kesik kulak (hayvan kulağının kesilmesinden kalan iz).
  11. kırpık/kısa kesilmiş saç.
    Eaton crop: alagarson kesilmiş.
    give someone a close crop: birinin saçını dibinden kesmek.
  12. (bazı hayvanların besini önceden depo ettikleri) sindirim kesesi.
  13. kursak, havsala.
  14. biçmek, kırpmak, (bir bitkinin/ekinin) baş kısmını kesmek, otlamak, yayılmak.
    The sheep cropped the grass short.
  15. budamak, keserek kısaltmak.
  16. kırkmak, (saçını/kulağını) kesmek.
  17. (fotoğrafın) kenarını kesmek.
  18. ürün/mahsul ver(dir)mek.
    The potatoes and beans cropped well this year, but the wheat badly.
Bitkisel ve hayvansal üretim ile avcılık ve ilgili hizmet faaliyetleri (NACE kodu: 01) Noun, Trades-Professions
Hasat sonrası bitkisel ürünler ile ilgili faaliyetler (NACE kodu: 01.63) Noun, Trades-Professions
kızdırmak, sinirine dokunmak, canını sıkmak.
His fathers' praise of his brother stuck in Ali's craw:
Babasının kardeşini övmesi Alinin sinirine dokundu.
Bitkisel üretimi destekleyici faaliyetler (NACE kodu: 01.61) Noun, Trades-Professions
Tarımı destekleyici faaliyetler ve hasat sonrası bitkisel ürünler ile ilgili faaliyetler (NACE kodu: 01.6) Noun, Trades-Professions
mahsulü alivre alma
kötü mahsul
kötü mahsullü
ekilmiş olmak Verb
vurmak Verb
bereketli mahsul
(US) piyasa için yapılan tarımsal üretim
ihracat ürünü
ticari tarım ürünü
ara-ürün: iki ürün arasında toprağın boş kalmaması için ekilen ve çabuk olgunlaşan ürün.
catch cropping:
ara ürün yetiştirme.
Noun
kış ekini: toprağı aşınmaktan vb. korumak için kışın ekilen ürün, özellikle baklagiller. Noun
seçme, seçkin, güzide, en iyi(si).
mahsulün bereketsiz olması
nadas-ekin, nadas tarlaya ekilen ekin.
erken mahsullü
erken mahsul
erken elde edilen ürün
hasadın kaldırılması
hasat kaldırmak Verb
tahıl ürünü
(US) tahıl ürünü
yetişen ürün
bol mahsul
bol mahsullü
çok iyi ürün
crop ile ayni anlama gelir. binici kırbacı.
hasar sigortası Noun
hasat sigortası Noun
tümüyle, tamamıyla, tamamen, büsbütün, olduğu gibi, palas pandıras.
alivre satılan ürün
bereketsiz mahsul
kötü mahsul
crop ile ayni anlama gelir. binici kırbacı.
binici kırbacı.
crop ile ayni anlama gelir.
kök bitki: patates, pancar, turp, havuç gibi kökleri yenilen sebzeler. Noun
ekini mahvetmek Verb
bereketsiz mahsullü
az mahsul
bereketsiz mahsul
alivre mahsullü
alivre mahsul
mahsul fazlası
bol mahsullü
bol mahsul
birini defetmek Verb
buğday ürünü
kış ürünü
mahsul zararı
mahsullü zararı
haşaratla (zararlılarla) mücadele uçağı
haşaratla (zararlılarla) mücadele
bereketsiz mahsullü
bereketsiz mahsul
mahsul tahmini
mahsullü tahmini
mahsullü yetiştirme
mahsul yetiştirme
mahsullü sigortası Noun
mahsul sigortası Noun
ürün sigortası Noun
mahsullü finansman kredisi
tarım ürünü finansman kredisi
mahsul finansman kredisi
kırpma imleri Noun, Information Technology
(bir şeyin) en âlâsı.
(a) yüzeye çıkmak, (b) meydana çıkmak, vukubulmak, görünmek, zuhur etmek, raslanmak, âşikâr olmak.
A
few cases of tuberculosis still crop out every now and then: Hâlâ zaman zaman bazı tüberküloz vakalarına raslanıyor.
her yıl değişik ekin ekerek toprağın bereketini koruma
birinin burnunu yere sürtmek Verb
mahsullü kıtlığı
mahsul kıtlığı
(birdenbire) belirmek, zuhur etmek, ortaya/meydana çıkmak, vukubulmak.
A new problem cropped up.
ekmek, zer'etmek.
The farmer decided to crop 3 fields with wheat and 2 field with potatoes.
mahsullü yılı
mahsul yılı
mahsullü verimi
mahsul verimi
(US) Federal Tahıl Garanti Teşkilatı (ürünleri sigorta eder)
tek ürün ekme sistemi
mahsulü hasat etmeden satmak Verb
mahsulü alivre satmak Verb
mahsullüü alivre satmak Verb