crumple

  1. buruş(tur)mak, kırış(tır)mak, örsele(n)mek.
    Take care not to crumple your dress by packing it carelessly. a crumpled dress.
  2. çökmek, yıkılmak, dayanıklılığını yitirmek, hezimete uğramak, bozulmak.
    The enemy army crumpled up
    under our attacks. The boxer crumpled to the floor.
  3. kırışıklık, buruşukluk.
kâğıt dökmek Verb
kâğıt buruşturmak Verb
çökmek Verb