düşman

Turkish-English Translation

  1. enemy
  2. ill
  3. opponent
  4. foe
  5. adversary
  6. assailant
  7. antagonistic
  8. antagonist
  9. inimical
  10. truculent
  11. encounterer
  12. inimicable
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

din düşmanı
enemy of religion Noun, Religion-Faith
düşmanlık
hostility Noun
kadın düşmanı
misogynist Noun
Kürt düşmanı
Kurdophobic Adjective, Politics-Intl. Relations
yabancı düşmanı
xenophobic Adjective, Sociology
açık düşman
professed enemy
amansız düşman
mortal enemies
amansız düşman
sworn enemy
azılı düşman
formidable enemy Noun
baş düşman
enemy number one
baş düşman
archenemy Noun
direnen düşman
stiff adversary
dost gibi görünen düşman
frenemy (friend + enemy) Noun
esaslı düşman
deep enemy
ezeli düşman
inveterate enemy
ezeli düşman
archenemy Noun
gizli düşman
covert enemy
gizli tehlike veya düşman
snake in the grass
güçlü düşman
nemesis
hayali düşman
straw man
kesin düşman
declared enemy
müşterek düşman
common enemy Noun
ortak düşman
common enemy Noun
reformlara düşman
hostile to reform
sahte dostluk gösterisi yapan düşman
wolf in sheep's clothing
düşman ...
enemy
düşman ...
hostile
düşman akını
enemy incursion (plane)
düşman arazisi
hostile territory
düşman ateşinden alınan yara
battle injury
düşman bayrağı
enemy flag
düşman bir memleketin uyruklusu
alien enemy
düşman birlikleri
enemy troops Noun
düşman birliklerin istilasına uğramak
to overrun by enemy troops Verb
düşman çevre
hostile environment
düşman devlet
enemy state
düşman donanması
enemy fleet
düşman dünyası
enemy world Noun
düşman eline geçmeyen
evader
düşman ellerinde
in the enemy hands
düşman filosu
enemy fleet Noun
düşman gemilerine karşı tatbik olunan ambargo
hostile embargo
düşman gemilerine uygulanan ambargo
hostile embargo
düşman gemilerini yakmak için yanar bileşimi olan madde
greek fire
düşman gemisi
enemy ship
düşman gemisine çıkmakla görevlendirilen kişi
boarder
düşman hakkında gizli bilgi
intelligence with the enemy
düşman harekâtı
enemy action
düşman hareketi
enemy acuse
düşman hareketi
enemy action
düşman hareketleri
enemy movement Noun
düşman hareketlerini engellemek
to impede the enemy's movements Verb
düşman hatları
enemy's lobs Noun
düşman hatları
enemy's lines Noun
düşman hatlarına gizlice girmek
to infiltrate the enemy lines Verb
düşman hatlarına sızmak
to penetrate through the enemy's lines Verb
düşman hatlarını yarmak
to pierce the enemy's lines Verb
düşman hattı
enemy line
düşman hükümeti
enemy government
düşman işgali altında
enemy- occupied
düşman işgali altında
enemy-occupied
düşman işgali altındaki toprak
enemy occupied territory
düşman işgali altındaki toprak
enemy-occupied territory
düşman kalabalığı
hostile crowd
düşman kuvveti
hostile power
düşman kuvvetleri
enemy forces Noun
düşman kuvvetleri tarafından çevrilmiş
encircled by enemy forces
düşman kuvvetlerini çevirmek
to turn the hostile forces Verb
düşman kuvvetlerini yok etmek
to cut up the enemy's forces Verb
düşman malı
enemy property
düşman mevziine saldırmak
to storm the enemy's position Verb
düşman mevziini ele geçirmek
to carry the enemy's position Verb
düşman mevziini gözlemek
to develop an enemy's position Verb
düşman mevziini zapt etmek
to carry the enemy's position Verb
düşman mevzilerini keşif için inceleme yapma
reconnaissance
düşman olma
estrangement Noun
düşman olmak
to turn on Verb
düşman olması muhtemel kişi
potential enemy
düşman ordugâhı
enemy camp
düşman ordusu
hostile army
düşman planları hakkında gizli bilgi sahibi olmak
to have secret c a of the enemy's plans Verb
düşman propagandası
enemy propaganda Noun
düşman propagandası
propaganda of the enemy Noun
düşman propogandası
propaganda of the enemy Noun
düşman radyo istasyonlarını savaş sırasında bozmak
to jam the enemy's stations during the war Verb
düşman tarafına geçmek
to go over to the enemy Verb
düşman toprağı
hostile territory
düşman toprağının işgali
occupation of enemy territory
düşman topraklarına saldırmak
to make incursions into an enemy's country Verb
düşman uçağı
hostile aircraft
düşman uçağı
enemy aircraft
düşman uçağı
raiding aircraft
düşman uçaklarına karşı gözcü
spotter
düşman uçaklarının yolunu kesmek için acele havalanmak
to scramble Verb
düşman ülke
enemy country
düşman üzerine çullanma
dive down on the enemy
düşman yabancı
alien enemy
düşman yanını kavrayıcı önlemler
flanking measures Noun
düşman yok
clear of the enemy
ateşkes devresinde düşman ile barış görüşmeleri yapmak
to parley Verb
bir düşman mıntıkasını temizlemek
to mop up an area Verb
bir düşman uçağını yere indirmek
to bring down a hostile aircraft Verb
bir düşman ülkenin vatandaşı
alien enemy
bir şeye düşman olmak
to be abhorrent from sth
bir şeye düşman olmak
to be abhorrent of sth
birini birine düşman etmek
to set someone against someone Verb
birini biriyle düşman kılmak
to set against Verb
birini kendine düşman yapmak
to make oneself an enemy for sb Verb
birini kendine düşman yapmak
to make an enemy of sb Verb
dost düşman tanıma
identification friend or foe Noun, Military
ışıldaklarla düşman uçaklarını tesbit etmek
to pick up enemy planes by search lights Verb
komşu ya da sınırı olan ülkeye düşman ülke
confrontation state
savaş sırasında düşman yayın istasyonuna parazit yapmak
to jam the enemy's station during the war Verb
savaşı düşman topraklarına götürmek
to carry the war into the enemy's camp Verb
savaşı düşman topraklarına götürmek
to carry the war in the enemy's land Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. İyi duygular beslemeyen, kötülük etmek için ... kimse, yağı, hasım, adû
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.