defective

  1. bozuk, arızalı, sakat, özürlü, kusurlu, eksik, noksan, yarım yamalak (şey/kimse).
    a defective machine.
  2. Psychology geri zekâlı.
    defective delinquent: sakat suçlu.
    defective speech: konuşma bozukluğu.
  3. Grammar eksikli: çekimli sözcüklerde bir veya birkaç hali mevcut olmayan. Örneğin İngilizcede
    must ve

    can fiilleri eksiklidir, zira
    -ing halleri yoktur.
    Must is a defective verb.
ayıp Noun, Civil Law
(Br) akıl dengesi bozuk
geri zekâlı
akıl dengesi bozuk
zekâ özürlü
akıl özürlüsü
akıl hastası Noun
akıl özürlü lüsü
bozuk (kusurlu) mal
bozuk frenler Noun
(US) bozuk araba
bozuk araba
anormal çocuk
hatalı kurulmuş şirket
(bir kurala) tamamıyla uymama
malların bozuk durumu
kusurlu sözleşme
bozuk kopya
hatalı kopya
hatalı para
ayıplı mal
ayıplı mallar Noun
defolu mallar Noun
defolu mal
ahlakı bozuk
ahlâkı bozuk
kusurlu işçilik
niyette kusur
bozuk malzeme
kusurlu malzeme
kötü hafıza
zayıf bellek
kusurlu adli tebligat
kötü ambalaj
bozuk ambalaj
kusurlu patent
ehliyetsiz iş
ayıplı ifa Contract Law
defolu ürün
ayıplı ürün
ayıplı ürünler Noun
kusurlu örnek
kusur listesi
bozuk şey
kusurlu hak
bundan dolayı da hukuki geçerliği olmayan sahiplik belgesi
tapuya kayıtlı olmayan
bozuk birim
bir şeyde kusurlu olmak Verb