dogan

English-Turkish Translation

  1. Noun Katolik (özellikle İrlanda asıllı).
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

Turkish-English Phrases

(bilanço) kabul edilen senetlerden doğan borçlar
liabilities on account of acceptances Noun
(bilonço) kabul edilen senetlerden doğan borçlar
(balance sheet) liabilities on account of acceptances Noun
(özellikle) doğan çocuğun nesebinin sahih olması
legitimacy
akdin ihlalinden doğan tazminat davası
covenant Noun
akdin yerine getirilmemesinden doğan zarar ziyan davası
action assumpsit Noun
akdin yerine getirilmesinden doğan zarar ziyan davası
action assumption Noun
akitten doğan
conventional
akitten doğan
contractual Adjective, Law
akitten doğan borç
contractual obligation
akitten doğan borç
conventional obligation
akitten doğan borç
burden of a contract
akitten doğan borçlar
contractual obligations Noun, Law
akitten doğan dava
contractual action
akitten doğan vâris
conventional heir
ambarda olan terlemeden doğan hasar
sweat damage
ancak henüz ödenmemiş giderlerden doğan borç
accrued expenses
ancak henüz ödenmemiş giderlerden doğan borç
accrual expense
ancak henüz tahsil edilmemiş gelirlerden doğan alacak
accrued income
anne öldükten sonra doğan
afterborn
aşırı zenginlikten doğan psikolojik rahatsızlık
affluenza
babasının ölümünden sonra doğan
posthumous Adjective
babasının ölümünden sonra doğan çocuk
posthumous child
Balık burcunda doğan kimse
pisces
başkasının hayvanına kasten ika olunan zarardan doğan dava
dami injuriae actio
bedeni ceza bir akdin ifa edilmemesinden doğan ceza
corporal punishment penalty for nonperformance of a contract
beşiz doğan çocuklardan her biri
quintuplet
bir akdin ifa edilmemesinden doğan ceza
penalty for nonperformance of a contract
bir batında doğan altı çocuktan biri
sextuplet
bir seferde doğan kuş yavrularından biri
brood
bir sözleşmeden doğan haklar ve vecibeler
rights and obligations arising under a contract Noun
bir sözleşmeden doğan haklar ve yükümlülükler
rights and obligations arising under a contract Noun
bir sözleşmeye dayanan veya bir sözleşmeden doğan bir dava
actio ex contractu
bir suçtan doğan
ex delicto
bir yatırımdan doğan gelir
returns
biri zenci biri beyaz ana babadan doğan kimse
mulatto
borsada simsarların borç aktarmasından doğan faizi ödemek
to give on Verb
canlı doğan çocuk
born alive
çarpışmadan doğan hasar
collision damage
çok çalışmaktan doğan yorgunluk
occupational fatigue
doğan
hawk
doğan
falcon
doğan
rising
doğan hasar
resulting damage
doğan kafesi
mew
doğan masraflar
resulting costs Noun
dördüz doğan çocuklardan her biri
quadruplet
ekonomik kriz yüzünden doğan işsizlik
recession unemployment
eş ya da metresin sadakatsizliğinden doğan cinayet
crime passionnel
eş ya da metresin sadakatsizliğinden doğan cinayet
(Fr.) crime passionnel
eskime sonucu doğan değer kaybı
depreciation arising from obsolescence
evlat edinmeden doğan hısımlık
civil cognation
evlat edinmeden doğan hısımlık
adoptive relationship
evlenmelerinden önce doğan çocuk
special bastard
evlenmemiş çiftten doğan çocuk
love child
evlilik dışı doğan bir çocuğu evlatlığa kabul etmek
to recognize a natural child Verb
evlilik dışı doğan çocuğu tanıma belgesi
certificate of acknowledgement
evlilik dışı doğan çocuğun babasının tayini davası
affiliation case Noun
evlilik dışı doğan çocuk
child born out of wedlock
evlilik dışı doğan çocuk
natural child
evlilik dışı doğan çocuk
illegitimate child
evlilik dışı doğan çocuk
adulterine child
evlilik dışında doğan
illegitimate
evlilik sonucu doğan çocuk
child born in wedlock
genellikle en son doğan ve diğerlerine göre küçük ve güçsüz olan yavru
runt of the litter Noun, Veterinary Medicine
haksız fiilden doğan
ex delicto
haksız fiilden doğan dava
act for tort
haksız fiilden doğan dava
actio ex delicto
haksız fiilden doğan dava
action for tort
haksız fiilden doğan sorumluluk
liability in tort
haksız fiilden doğan sorumluluk
tortious liability
haksız hüküm yüzünden doğan zarar
prejudice
halkın ortak rızalarından doğan hukuk
tacit law
hata ya da ihmal yüzünden doğan zarar ziyanlar dahil
actio damni injuria
hem de evlat edinmeden doğan hısımlık
mixed cognation
hemen doğan hak
immediate right
henüz tahsil edilmemiş gelirlerden doğan alacak
accrual income
henüz tahsil edilmemiş gelirlerden doğan alacak
accrual revenue
her türlü hasardan ister istemez doğan tazminat
necessary damages
hileden veya hileli muameleden doğan
ex dolo malo
ihracat kredilerinden doğan zararlar
export credit losses Noun
ihtiyarlık yüzünden doğan ruhsal bozukluklar
involutional insanity
İkizler burcunda doğan kişi
gemini
ilk doğan
first born
ilk doğan
eldest
ilk doğan çocuk
first born
ilk evlilikten doğan çocuk
child of the first marriage
ırk ayırımından doğan çatışma
race riot
işin durmasından doğan dolaylı zarar sigortası
interruption insurance Noun
iskonto edilen senetlerin cirosundan doğan borçlar
liabilities on account of endorsements on bills discounted Noun
işten doğan risk
risk incident to employment
işten doğan risk
risk incident of employment
kanundan doğan kullanım hakkı
executed use
kanunen doğan ipotek hakkı
tacit mortgage
kanunen doğan ipotek hakkı
tacit hypothecation
kârdan doğan ve ortaklarca çekilebilen özsermaye unsuru
revenue reserve
kayıp ya da yaralamadan doğan sorumluluğu
product liability
kesinleşmiş bir mahkeme kararı sonucu doğan rehin hakkı
consummate lien
kesinleşmiş mahkeme kararı sonucu doğan rehin hakkı
consummate lien
kişiler arasında karşılıklı çıkardan ötürü doğan birlik
symbiosis
kullanılmaz hale gelme yüzünden doğan zarar
damage through loss of use
maaş görüşmeleri yüzünden doğan grev
contract strike
melez (beyaz ile kızılderiliden doğan
quarter breed
nikâhsız doğan çocuk
bastard
ölü doğan çocuk
deadborn child
ölü doğan çocuk
still-born child
önceki kullanımdan doğan hak
prior user right Noun, IP Law
önceki kullanımdan doğan hak
right of prior use Noun, IP Law
örf ve âdetlerden doğan hukuk
tacit law
şahsi bir borç veya ilişkiden doğan dava hakkı
actio in personam
şahsi ilişkilerle ilgili bir anlaşmazlıktan doğan dava
personal action
sarih bir aktin uygulanmamasından doğan zarar ziyan davası
special assumpsit Noun
satın almadan doğan
ex empto
satış faaliyetleri yüzünden doğan masraflar
selling costs Noun
satış giderleri (satış faaliyetleri yüzünden doğan masraflar
selling costs Noun
savaş çabalarından doğan kârlar üzerinden alınan vergi
war-profit tax
savaş çabalarından doğan kârlar üzerinden alınan vergi
war- profit tax
savaş sayesinde doğan sanayi dalı
war baby
savaş sayesinde doğan sanayi dalı
(US) war baby
sözleşmeden doğan
contractual Adjective, Law
sözleşmeden doğan borç
debt founded on contract
sözleşmeden doğan haklar ve vecibeler
rights and obligations arising under a contract Noun
sözleşmeden doğan halefiyet
subrogation arising out of contract
sözleşmeden doğan sorumluluk
contractual liability
sözleşmeden doğan sorumluluk, akdi sorumluluk
contractual liability
sözleşmeden doğan yükümlülük
contractual obligation
sözleşmeden doğan yükümlülükler
liabilities of contract Noun
sözleşmeye ait lisanslar, akitten doğan lisanslar
contractual licences Noun
sudan doğan zarar ziyan
water damage
tabii hukuktan doğan
ex jure naturae
Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun
Law on the Compensation of Damages Caused by Terror and the Fight Against Terror Proper Name, Law
tüm bir sistemin çöküşünden doğan risk
systematic risk
ulvi ahlak kurallarından doğan hukuk
moral law
vadesinden önce yapılan ödemelerden doğan gelir
unaccrued
yalnız normal işletme faaliyetlerinden doğan hâsılat ve maliyetleri gösteren gelir tablosu
operating performance income statement Noun
yangından doğan bir zarar ziyanın kıymet takdiri
to appraise a loss of fire
yatırım mallarının değer artışından doğan yedek akçe
reappraisal surplus
yazılı akdin ihlalinden doğan dava
action of covenant
yazılı akdin ihlalinden doğan dava
action for covenant
Yengeç Burcu'nda doğan kişi
cancer
yeni doğan
new-born
yeni doğan
new- born
yeni doğan
new born child
yeni doğan bebek
new born
yeni doğan bebeklerde ölüm oranı
infant mortality
yeni doğan çocuğu terk etmek
to abandon a new born child Verb
yeni doğan çocuğu terketmek
to abandon a new born child Verb
yeni doğan çocuğun hiçbir iz taşımayan beyni
tabula rasa
yeni doğan devlet
infant state
yeni doğan sanayi
infant industry Noun, Economics
yeni doğan sanayi I
infant industry
yorgunluktan doğan kaza
fatigue accident
yükseklik ve basınç azlığından doğan dağ hastalığı
mountain sickness
Turkish-English phrases from Zargan's own database

doğan
Kartalgiller familyasından, küçük kuşlarla, böceklerle beslenen ... bulunan yırtıcı kuş sınıfı