giyim kuşamına titizlik göstermek
Verb
giysisi içinde tuhaf durmak
Verb
giyiminde çok titiz olmak
Verb
en iyi (bayramlık) elbisesini giymek.
üniversite ve kolej öğrenci ve öğretim üyelerinin giyeceği uzun cüppe ve püsküllü kep
bir yayımda düzenli olarak kullanılan tüm basım harfleri
Noun
gece elbisesi
Noun, Clothing-Fashion
(resmî) saray elbisesi.
Noun
resmi yemek daveti giysisi
gece elbisesi
Noun, Textile Industry
karnaval elbisesi/kıyafeti.
fancy dress ball: maskeli balo, kıyafet balosu.
Noun
resmî elbise, frak, (kadınlar için) uzun etekli tuvalet.
Noun
balayına çıkan gelinin giydiği giysi
nefis giyim zevki olmak
Verb
nefis giyim zevki olmak
Verb
bir elbisede değişiklik yapmak
Verb
(erkeklerin merasimde gündüz giydiği) resmî elbise.
çuval (gibi dümdüz) elbise.
Noun
shirtwaist ile ayni anlama gelir. üst kısmı bluz gibi yakası açık kadın entarisi.
yolun yüzünü yeniden kaplamak
Verb
toprak üstüne gübre serpmek
Verb
ticaret giysisi (bir şirketle ilişkili olan renk ya da renkler
Noun
ticari takdim şekli
Competition Law
giysiye yakışacak bir şapka istemek
Verb
gelinlik
Noun, Textile Industry
bir gemiyi bayraklarla donatmak
Verb
bir vitrini süslemek
Verb
bir vitrini süslemek
Verb
durumun gerektirdiğine göre giyinmek
Verb
(tiyatro) sahne yanı locası
birinci asma kat, hususî koltuklar, birinci balkon.
Noun
frak.
dress-coated: fraklı.
Noun
(a) şiddetle azarlamak, paylamak, çıkışmak, haşlamak, (b) dövmek, pataklamak, dayak atmak. (c) gündelik
elbisesini giymek, basit giyinmek, süslenip püslenmemek.
elbise provası
Noun, Clothing-Fashion
giysi provası
Noun, Clothing-Fashion
akşam yemeği için resmi giyinmek
Verb
manken, terzi mankeni.
Noun
en son modaya göre giyinmek
Verb
geçit töreni, resmigeçit.
Noun
genel çalışma, kostümlü prova.
Noun
birinin yarasını pansuman etmek
Verb
subra, koltukluk.
shield ile ayni anlama gelir.
Noun
gemiyi bayraklarla donatmak.
gemileri bayraklarla donatmak
Verb
frak gömleği. sport shirt
Noun
birine birşeyi giydirmek
Verb
resmî elbise ile takılan kılıç.
merasim üniforması, büyük üniforma.
Noun
(a) giyinip kuşanmak, en iyi elbisesini giymek, süslenmek.
dress (up) to kill k.d. (bilhassa
mukabil cinse hoş görünmek için) süslenip püslenmek, çok şık giyinmek. (b) süslemek, düzeltmek, tanzim etmek, (c) (asker) hizaya sokmak, düz sıra halinde dizmek.
güzel giyiniyorum sanıp herkese gülünç olmak.
(US) yıl sonu bilançosunu süsleyip püslemek
Verb
sıcak tutacak birşeyler giymek
Verb
sıcak tutacak birşeyler giymek
Verb
iyi giyinmek
Verb, Clothing-Fashion
taste zevkli giyinmek
Verb
bu giysi seni yaşlı göstermek iyor
elbise niz üstünüze tam oturdu