effusion

  1. Noun dök(ül)me, ak(ıt)ma.
  2. Noun döküntü, akıntı, dökülen/akan şey.
  3. Noun içini dökme, duygularını serbestçe açıklama, coşkun duyguları acemice (şiir şeklinde) ifade etme.
    sentimental
    effusions. They laughed at his poetic effusions.
  4. Noun, Pathology (a) sıvı birikimi: kan veya başka sıvının damar veya doğal kanalından vücuttaki bir boşluğa akması/toplanması,
    (b) böylece akan sıvı/kan.
  5. Noun, Physics sızım: basınç altındaki uçunların (buhar, gaz) küçük gözeneklerden geçişi.
    A dangerous effusion of
    gas through a hole in the pipe.