equal to

  1. (a) yeterli, yetenekli, ehil.
    to be equal to the occasion/task: bir işe ehil olmak, işin uhdesinden
    gelmek.
    He wasn't equal to the task: İşin ehli değildi.
    I don't feel equal to it: Bu benim yaacağım iş değil./ Bunu yapacak halim yok. (b) uygun, münasip.
    bored with work not equal to his abilities: kabiliyetlerine uygun olmayan işi yapmaktan bıkmış.
eşit
para diye geçer
para ile aynı değerde
bir bardak şarabı reddetmemek Verb
bir mevkii hak etmek Verb
bir görevi becermek Verb
bir durumla baş edebilmek Verb
bir şeye gücü yetmek Verb
birinin beklentilerini doğru çıkarmak Verb
işin gerginliğine artık katlanamamak Verb
bir şeyi becerebileceğini düşünmek Verb
... kadar Adverb
eşit paylara hakkı olmak Verb
eşit paylarla hakkı olmak Verb
masraflara eşit olarak katılmak Verb
biriyle eşit düzeyde konuşmak Verb