finder

  1. Noun bulan, keşfeden, bulucu, kâşif.
  2. Noun
    viewfinder ile ayni anlama gelir. (foto) vizör, fotoğraf makinesinde fotoğrafı alınan bölge sınırını gösteren cihaz.
  3. Noun, Astronomy buldurucu: gözetlenecek gök cisminin kolay bulunması için büyük teleskopa takılan geniş açılı küçük teleskop.
  4. Noun aracı, mutavassıt, komisyoncu.
    finder's fee: komisyon.
mesafe bulucu Noun, Military
otomatik yön bulucu
iskandil
yönbulucu, gonyometre, kestirme cihazı.
direction finding: yönbulma, kestirme. Noun
tamirci
çok darbeli lazer mesafe bulucu Noun, Military
optik telemetre
telemetre, erim bulucu, gözlemci ile hedef arasındaki uzaklığı ölçen alet. Noun
bulanı ödüllendirmek Verb
sesli iskandil
=
fathometer: sesle derinlik ölçer: ses dalgalariyle su derinliğini ölçen cihaz.
arıza bulucu
(fotoğrafçılık) vizör
su arayıcısı
komisyoncu ücreti
aracılık ücreti
bulanın aldığı ödül
radyo dalgalarıyla alınan kerteriz