fixed

  1. Adjective sabit, sağlam, durağan, kımıldamaz, bağlı.
  2. Adjective tutturulmuş, tespit edilmiş.
    Tables are firmly fixed on the floor.
  3. Adjective (renk) sabit, solmaz, (bakış) sabit, dik.
    a fixed dye. a fixed stare/gaze.
  4. Adjective (fikir vb.) sabit, değişmez.
    a fixed opinion. He has very fixed ideas on this subject.
  5. Adjective kararlaştırılmış, üzerinde anlaşmaya varılmış.
    The date's not completely fixed yet: Henüz tam bir tarih kararlaştırılmadı.
  6. Adjective her yıl aynı tarihe gelen, muayyen, belirli.
    a fixed holiday.
  7. Adjective düzenlenmiş, tertiplenmiş.
  8. Adjective önceden ayarlanmış, gizlice anlaşmaya varılmış, (rüşvetle vb.) elde edilmiş.
    a fixed horse race. a fixed jury.
  9. Adjective maktu, muayyen.
    fixed charges for taxicabs.
  10. Adjective, Chemistry (a) uçucu olmayan, sabit.
    a fixed acid. (b) kararlı bir bileşim yapan.
  11. Adjective (para, teçhizat vb.) sağlanmış, herşeyi tamam.
    well fixed: paralı, zengin.
    He's well fixed.
  12. Adjective, Biology (bkz: sessile ).
sabit kanatlı Adjective, Aviation
bir fikri kafasına çakmak Verb
bir fikiri kafasına takmak Verb
Kıta Sahanlığı Üzerinde Bulunan Sabit Platformların Güvenliğine Karşı Kanunsuz Eylemlerin Önlenmesi Protokolü Proper Name, Law
saptanmak Verb
(US) mali durumu iyi olmak Verb
sabitleşmek Verb
takarrür
vadeli mevduat
sabit avans
sabit anten
sabit ödenek
götürü ödenek
maktu ücret
standart cephane
maktu tutar Noun
mafsalsız kemer
yeri değişmeyen silahlar
yerli silahlar
sabit kıymetler
sabit kıymetler hesabı
sabit değer(ler).
sabit
sabit kıymetler Noun
sabit değerler Noun
demirbaş
sabit varlıklar Noun
duran varlıklar Noun, Accounting
(çift vergileme anlaşması) sabit temel
vadeli senet
sabit bütçe
tahmini bütçe
sabit varlıklar
sabit sermaye
bir şirket sermayesindeki üretimde kullanılan dayanıklı malların parasal tutarı
sabit sermaye malı
sabit sermaye malları Noun
sınırlı yükümlülük
alacaklının hakkının belirli varlıkla sınırlı olması durumu
dalgalı borçlar
sabit harcama(lar).
sınırlı yükümlülük
sabit aksam Noun, Transport
sabit unsur Noun
sabit şartlar Noun
sabit ücret
inşaatçılık
bayındırlık işleri Noun
(patent kanunu) yapı işleri Noun
sabit gider/masraf: bakım vb. masrafı gibi üretim seviyesi ile pek az değişen masraf.
sabit gider Noun, Accounting
sabit maliyet Noun, Economics
maktu ücretler Noun
sabit maliyetler Noun
sabit maliyetler (belirli bir dönemde veya kapasite aralığında üretim miktarına bağlı olarak değişmeyen maliyetler Noun
sabit kredi
sabit kredi (belirli bir meblağa varıncaya dek bankadan çekilen kredi
sabit tarih
vade günü
makine gibi belirli bir varlığı olan senet
teminatı
borçlunun bina
borçlunun bina ve makine gibi belirli bir varlığı olan senet
(Br) belirli bir vadeye bağlanmamış kamu borçları Noun
ücretlerden yapılan sabit kesintiler Noun
sabit kesintiler Noun
sabit indirimler Noun
sabit amortisman
sabit disk Information Technology
sabit temettü
sabit vergiler Noun
sabit tarifeli vergi
her bin adet veya ağırlık birimi üzerinden sabit bir miktardan alınan vergi
sabit kambiyo fiyatı
sabit döviz kurları Noun
sabit masraflar Noun
sabit giderler (üretim ve satış düzeyine göre değişmeyen kira , yerel vergi , ısıtma ve aydınlatma gibi
kalemlere ayrılan harcamalar
Noun
sabit fiyat
sabit ücret
sabit harç
sabit odak.
sabit porföylü yatırım fonu
sabit portföylü yatırım fonu
(US) sabit portföylü yatırım fonu
gömme mobilya
ankastre mobilya
kati teminat
kati teminat
sabit fikir. Noun
(2). Noun, Music
saplantı, fikri sabit.
sabit fikir Noun
değer ce sabit olmak Verb
sabit gelir
sabit gelir (zaman içinde veya geçim maliyetinin artışıyla değişmeyen gelir
uzun vadeli borç
sabit faizli tahvil
sabit faizli menkul değerler Noun
sabit faizli menkul kıymetler Noun
sabit yatırımlar
sabit yatırım
(US) fonlarının
(uçak) sabit iniş düzeni
(bilanço) uzun vadeli borçlar Noun
uzun vadeli borçlar Noun
uzun vadeli borç.
(deniz) sabit fener ışığı
sabit limitler Noun
sabit ağırlık
bağlı yük
sabit kredi
saptanmış yer (bir dergide arka arkaya gelen iki ya da daha çok nüsha için reklamcı tarafından kiralanmış yer
sabit marjlar
sabit marjlar Noun
sabit ipotek
yerli ağ
sabit/uçmaz doğal yağ: uçucu olmayan ve leke bırakan yağ (zeytinyağı, hayvanî yağ vb. gibi). volatile oil.
sabit fikir
sabit giderler Noun, Accounting
sabit parite
sabit yüzde ücret
sabit yüzde değer artışı
sabit dönem
sabit nokta
sabit noktalı Information Technology
belirli nokta
sabit duruş
belirli mevki
vaziyet
sabitleştirici kimyasal eriyik
maktu fiyat
sabit fiyat
sabit fiyat sözleşmesi
değişmez ilkeler Noun
gayri menkul
taşınmaz mal
sabit kur
maktu ücretler Noun
sabit oran
sabit oranlı indirim Noun, Competition Law
sabit ücret
sabit kira
bir üreticiye sözleşmeye bağlı olan perakendecilerin satışla uygulayabilecekleri en düşük fiyat
sabit ikametgâh
değişmez kural
sabit maaş
sabit ücret
durağan/sabit uydu: yeryüzüne nazaran konumu değişmeyen haberleşme uydusu.
sabit satış fiyatı
sabit satış fiyatları Noun
sabit satış fiyatları Noun
değişmeyen vardiya
sabit standartlar
sabit standart dılar Noun
durağan/sabit yıldız.
sabit telsiz istasyonu
(bilgisayarda) değişmez depolama yeri (bellek
sabit bir meblağ
sabit arz
sabit arz (piyasa fiyat artışları karşısında stokların tüketilmesi ve üretimin artırılmaması nedeniyle
kısa dönemde arzın genişletilememesi hali
vade
vade
sabit değer
değişmez kelime uzunluğu
getirinin aynı kalması
sabit getiri
sabit varlıkların değerini artırmak Verb
sabit bir oran üzerinden
tespit edilen zaman da
mali bakımdan daha iyi durumda olmak Verb
sabit varlıklarda değişiklikler Noun
sabit varlıkları amorti etmek Verb
sabit varlıklar amortismanı
vadeli döviz tevdiat hesabı Noun, Banking
gayrisafi sabit sermaye yatırımları Noun
sabit varlıklara yatırım
işlemeyen sabit yatırım
sözleşmede öngörülen ceza
tercihli sabit kâr payı
sabit varlıkların hizmetten alınması
sosyal sabit sermaye yatırımları Noun
maddi sabit kıymetler Noun
toplam sabit gider
sabit varlıkların değeri
belli bir ikametgâhı olmama