for money

  1. Noun para karşılığı
çocuğundan para esirgemek Verb
para istemek Verb
paraca zarar etmiş olmak Verb
sıkışmak Verb
cebi delik olmak Verb
meteliği olmamak Verb
kököz olmak Verb
para aramak Verb
para sıkıntısında olmak Verb
para sıkıntısında olmak Verb
sıkışıklık
peşin iş yapmak Verb
para ihtiyacı
para talebi
bir şeyi para için yapmak Verb
birinden para istemek Verb
birinden para rica etmek Verb
aktif para talebi
çok para kazanmak istemek Verb
parayla Adverb
para karşılığı Noun
para karşılığında Adverb
para hırsı
birinden durmadan para istemek Verb
birinden para koparmak için taciz etmek Verb
para için oynamak Verb
para için ihtiyati talep (beklenmedik olaylar karşısında tedbirli olmak amacıyla kişilerin ya da firmaların
ellerinde bulundurmak istedikleri para mik
şantajla para almak Verb
para darlığı
birinden para koparmak Verb
para talebi
birinden acele para istemek Verb
birisinden acele para istemek Verb
para için boğuşmak Verb
spekülatörlerin faiz oranlarının artacağı ve bu nedenle tahvil fiyatlarının düşeceği beklentisiyle ellerinde
para tutmak istemeleri sonucu ortaya çıka
spekülatif para talebi
birinden para sızdırmak Verb
para hırsı
para için çalışma
birinden ödünç para almak Verb
peşinatı hesaba katmak Verb
herkes tarafından para ödemesi talep edilmek Verb
harcanan para için makbuz almak Verb
bir konuşmayı para isteyerek bitirmek Verb
ak akça kara gün içindir
peşin para üzerinden yüzde üç indirim yapmak Verb
tahsisat ayırmak Verb
savunma için daha çok para istemek Verb
parasızlıktan alıkonulmak Verb
peşin parayla satın almak Verb
çok para gerektirmek Verb
para havale harcı
atıl para talebi
para kazanmak için bir tasarı yapmak Verb
para veya hatır için.
not for love nor for money: ne para ne de hatır için, asla, hiçbir suretle,
olanaksız, imkânsız.
It cannot be done for love or money: Bu ne para ile, ne de hatır için yapılır.
-e göre, -nin fikrince, -e kalırsa.
for my money: bence.
For my money, there's nothing to be
gained by waiting.
Not for every man's money: Herkesin harcı değildir.
He's the man for my money: Aradığım adam budur.
peşin ödemeyle
harcanan para için makbuz almak Verb
parası karşılığı az bir kâr sağlamak Verb
parasının karşılığını almak Verb
parası sadece ufak bir kâr getirmek Verb
parası sadece ufak bir kâr getirmek Verb
parayı bankaya emanet etmek Verb
saklatmak üzere parasını bankaya tevdi etmek Verb
saklaması için parayı bankaya emanet etmek Verb
(a) şiddetli rekabetle karşılaşmak, (b) zahmetine değmek, büsbütün semeresiz olmamak.
para kazanmak için bir yol bulmak Verb
kocanın daha çok para vermesi için ısrar etmek Verb
kolay kazanılan para,
argo anafor.
yaşlılığı için bir kenara para koymak Verb
kolay elde edilen para
çok kolay, sıkıntısız, zahmetsiz.
It's money for jam: Bundan kolay ne var!
ay sonu hesaplaşma parası
kolay/zahmetsiz kazanılan para.
ay sonu hesaplaşma parası
ak akçe kara gün içindir
ak akçe kara gün içindir
ne hatır ne de para uğruna elde edilemeyecek şey
bir şeyin ücretini ev geçindirme parasından ödemek Verb
sıkışık para durumu
eli dar olmak Verb
bir teşebbüs için para koymak/yatırmak.
bir girişim için para yatırmak Verb
beklenmedik durumlar için yedek akçe ayırmak Verb
beklenmedik durumlar için para ayırmak Verb
tatil için para biriktirmek Verb
tatil için para biriktirmek Verb
peşin satmak Verb
tahsisat ayırmak Verb
biri için para harcamak Verb
parasını boşa harcamak Verb
elinde hazır para bulunmak Verb
kamu parasını yasal amaçlar için kullanmak Verb
devlet parasını meşru amaçlarla kullanmak Verb
devlet parasını meşru amaçlarla kullanmak Verb