Available on App Store
Get it on Google Play
TR
X
ç
ğ
ı
ö
ş
ü
fretted -> fret
Cozy
English-Turkish
Terms/Phrases
English-Turkish Translation
üzülmek, (canı) sıkılmak, içine dert olmak, endişelenmek, kendini yemek.
Don't fret, all will be well
:
Üzülme, her şey düzelecek.
The child's fretting for his absent mother. It's no use fretting your life away because you can't have everything you want.
aşın(dır)mak, kemirmek, yıpran(dır)mak, (ovarak/sürterek) yıpratmak, ye(n)mek.
acids that fret at the strongest metals.
aşındırıp yol açmak.
The river frets at its banks until a new channel is formed.
çalkala(n)mak, dalgalan(dır)mak, çalkanarak/dalgalanarak akmak.
A light wind fretted the surface of the water.
üzmek, canını sıkmak, sinirlendirmek, taciz/rahatsız etmek, kızdırmak, öfkelendirmek.
üzüntü, can sıkıntısı, endişe, merak, öfke.
aşınma, yıpranma.
aşınmış/yıpranmış yer.
köşeli nakış, kıvrım-süs, kenar süsü.
kenarını süslemek, (köşeli nakışlarla/kıvrımlarla) süslemek.
telli sazın parmak basacak yeri/bölümleri(ni yapmak).
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition
Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt
English Turkish Phrases
fret one's life away
çok kızmak
Verb
fret and fume
sabırsızlanıp öfkelenmek
Verb
fret away
aşınmak, yıpranmak, yenmek.
to fret away under constant wear.
fret over trifles
önemsiz şeylere öfkelenmek
Verb
fret saw
kıl testere, oyma testeresi.
Noun
fret work
(n)
fret work
oyma
English-Turkish phrases from Zargan's own database
Please enable JavaScript to view the
comments powered by Disqus.