güçlü

Turkish-English Translation

  1. Adjective able
  2. strong
  3. powerful
  4. Adjective furious
  5. Adjective vigorous
  6. rude
  7. mighty
  8. potent
  9. hardy
  10. high
  11. prevalent
  12. hefty
  13. vibrant
  14. hearty
  15. Adverb vehemently
  16. forcible
  17. impact
  18. sinewy
  19. virile
  20. Adjective doughty
  21. brawny
  22. punchy
  23. sappy
  24. consuming
  25. superminicomputer
  26. puissant
  27. prepotent(ial)
  28. dynamic(al)
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

çok güçlü
stentorian
çok güçlü
overpowering
çok güçlü
passionate
en güçlü
ruling
mağara adamına benzeyen güçlü
neanderthal
mali bakımdan güçlü
financially able
olağanüstü güçlü
galvanic
sermayesi güçlü
financially strong
şiddetli ve güçlü
fortissimo Music
yenilemeyecek kadar güçlü
invincible
yumruğu güçlü
hard- fisted
güçlü aday
powerful candidate
güçlü aday
strong candidate
güçlü biçimde
vigorously Adverb
güçlü biçimde
vehemently Adverb
güçlü biçimde
strongly Adverb
güçlü bir biçimde ezmek
to bash Verb
güçlü bir mevkide olmak
to be in a strong position Verb
güçlü bir mevkiden atmak
to unseat Verb
güçlü bir şekilde
fiercely Adverb
güçlü bir şekilde
drastically Adverb
güçlü bir şekilde
keenly Adverb
güçlü bir şekilde
acutely Adverb
güçlü bir şekilde
strongly Adverb
güçlü bir şekilde
intensively Adverb
güçlü bir şekilde
forcibly Adverb
güçlü bir şekilde
intensely Adverb
güçlü bir şekilde
vigorously Adverb
güçlü bir şekilde
vehemently Adverb
güçlü bir şekilde hissedilmek
to flow through Verb
güçlü bir uyuşturucu
lsd
güçlü bireyselcilik
rugged individualism
güçlü bürokrat
supercrat
güçlü delilleri olmak
to have a strong case Verb
güçlü düşman
nemesis
güçlü elektrik akımı
heavy current
güçlü erkek
he man
güçlü etki yaratmak
to pack a punch Verb
güçlü hoparlör
high-power loudspeaker
güçlü istek
calling
güçlü klik
little group of wilful men
güçlü koalisyon
strong coalition Noun, Politics-Intl. Relations
güçlü koalisyon
powerful coalition Noun, Politics-Intl. Relations
güçlü kuvvetli
well knit
güçlü kuvvetli
hefty
güçlü kuvvetli
husky
güçlü kuvvetli
burly
güçlü kuvvetli
lusty Adjective
güçlü kuvvetli
upstanding
güçlü kuvvetli
well set
güçlü kuvvetli
hearty Adjective
güçlü kuvvetli
strapping
güçlü kuvvetli
muscular
güçlü kuvvetli
beefy
güçlü mevkide olmak
to be in a strong position Verb
güçlü millet
strong nation
güçlü millet
powerful nation
güçlü motor
powerful engine
güçlü muhakeme sahibi olmak
to have one's head screwed on the right way Verb
güçlü ödemeler bilançosuna sahip ülke
hard- currency country
güçlü ödemeler dengesine sahip ülke
hard-currency country
güçlü olunan nokta
strong point
güçlü önyargı
strong prejudice
güçlü özlem
craving
güçlü pazılı işçi
hunky
güçlü polis kuvveti
strong force of police
güçlü psikolojik etki
psychological impact
güçlü rekabet
strong competition
güçlü savlar
powerful arguments Noun
güçlü ve kuvvetli
robust
güçlü ve sağlıklı
hale
güçlü ve zevkli bir şekilde
like the clappers
güçlü yandaş
strong partisan
güçlü yükselme eğilimi
strong upward tendency
(piyasa) güçlü direniş göstermek
to show strong resistance Verb
büyük miktarda ve güçlü bir biçimde fırlatmak
to belch Verb
çok büyük ya da güçlü şey
leviathan
çok güçlü ve yiğit
herculean
donanması güçlü devlet
sea power
dünya sorunlarında güçlü etkenler
powerful forces in world affair Noun
düşük güçlü patlayıcı madde
low explosive
düşüncelerini güçlü bir biçimde söylemek
to sound off Verb
en güçlü delil
one's best card
en güçlü olanın yaşamasını sürdürme ilkesi
survival of the fittest
enflasyonun güçlü etkisi
inflationist squeeze
finans durumu güçlü ülke
key financial nation
hareketli ve güçlü kuvvetli adam
tarzan (konuşma dili)
hükümet politikasına karşı güçlü saldırı
strong attack against government policy
hükümet politikasına karşı güçlü saldırı
strong attack against the government's policy
iri yarı güçlü kuvvetli
imposing
iriyarı ve güçlü adam
bruiser
kalbin en güçlü duyguları
heartstrings Noun
kısa sürede güçlü şarj etmek
to boost a battery Verb
motoru eskisinden daha güçlü yapılmış
hot rod
önsezisi güçlü olmak
to be well grounded in the elements Verb
parlamentodaki üçüncü güçlü parti
third force in parliament
rekabetin güçlü olduğu piyasa
very competitive market
şahsın bıraktığı güçlü izlenim
personality impact
savaşta güçlü olan
bellipotent
şirketleri daha güçlü yapmak için bir araya getirmek
to consolidate business companies Verb
soylu ve güçlü olmak
to be high and mighty Verb
ülkenin kanununun güçlü uygulanması
vigorous enforcement of the country's law
yüksek güçlü araba
high powered-car
yüksek güçlü araba
high-powered car
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Gücü olan, kuvvetli, kavî
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.