geçmiş

Turkish-English Translation

  1. other
  2. down
  3. past
  4. antecedent
  5. departed
  6. former
  7. spoiled
  8. bygone
  9. overripe
  10. geared
  11. late
  12. passé
  13. forepassed
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

geçmişe yürürlük
retroactivity Noun, Law
geçmişle yüzleşmek
come to terms with the past Verb
geçmişle yüzleşmek
face the past Verb
hastalık geçmişi
medical history Noun, Medicine
hastalık geçmişi
case history Noun, Medicine
hastalık geçmişi
anamnesis Noun, Medicine
(bilet) günü geçmiş
expired
(dilbilgisi) geçmiş
perfect
(eğlence) modası geçmiş
played out
(kadınlar hakkında) körpeliği geçmiş
no chicken
(yüksek) mevkie geçmiş
in the saddle
emeklilik yaşını geçmiş
to be over pension age
feleğin çemberinden geçmiş
who has been through the mill
harekete geçmiş
moved
iç içe geçmiş
nested Adjective
içi geçmiş
blasé
içiçe geçmiş
nested Adjective
iş hayatıyla ilgili geçmiş
job record
iyi zamanı geçmiş
over the hill
kalıtımla geçmiş
inherited
kendinden geçmiş
sloshed
kendinden geçmiş
ecstatic
kendinden geçmiş
rapt
kendinden geçmiş
frantic
mesleki geçmiş
professional background
mesleki geçmiş
professional backgrounds
modası geçmiş
dated
modası geçmiş
fusty
modası geçmiş
out of vogue
modası geçmiş
old
modası geçmiş
life- expired
modası geçmiş
horse- and-buggy
modası geçmiş
demode
modası geçmiş
(Fr.) passé
modası geçmiş
out- of-fashion
modası geçmiş
supperannuated
modası geçmiş
corny
modası geçmiş
outmoded
modası geçmiş
outworn
modası geçmiş
out
modası geçmiş
outdated
modası geçmiş
geriatric
modası geçmiş
old hand
modası geçmiş
dowdy
modası geçmiş
archaic
modası geçmiş
naff
modası geçmiş
old hat
modası geçmiş
out of date
modası geçmiş
(Fr.) arrière
modası geçmiş
out of fashion
modası geçmiş
old-fashioned Adjective, Textile Industry
modası iyice geçmiş
prehistoric
muayeneden geçmiş
examined
neşeden kendinden geçmiş
transported with joy
revizyondan geçmiş
overhauled
sansürden geçmiş
censored
sansürden geçmiş
passed by the censor
sınavdan geçmiş
passed
sınıf geçmiş
up the spout
sınıf geçmiş
promoted
tarihe geçmiş
historic
tarihe geçmiş
historical
tıbbi geçmiş
medical history Noun, Medicine
tıbbi geçmiş
case history Noun, Medicine
tıbbi geçmiş
anamnesis Noun, Medicine
tutanağa geçmiş
on record
vadesi çoktan geçmiş
long past due
vadesi geçmiş
past due
vadesi geçmiş
debts in arrears
vadesi geçmiş
overdue
vakti geçmiş
desperately dated
vb kendinden geçmiş
beside oneself
yaşı geçmiş
over age
geçmiş ayların kirası
back rent
geçmiş bir çağa geri dönmek
to put the clock back Verb
geçmiş bir olayın ayrıntılarına inerek parça parça incelemek
to reconstruct Verb
geçmiş bir tarihi koymak
to foredate Verb
geçmiş deneyim
previous experience
geçmiş deneyimlerinden ders almak
to throw the lessons of the past to the winds Verb
geçmiş döneme ait vergi
back duty
geçmiş dönemlere ait faiz
back interest
geçmiş dönemlere ait vergi borcu olan vergi mükellefi
taxpayer in arrears
geçmiş günler
yore
geçmiş günlüğü
history log Information Technology
geçmiş hesapların bakiyesi
balance of former accounts
geçmiş hesapların denetimi
post audit
geçmiş hizmetler
past services Noun
geçmiş ile gelecek arasındaki bağ
link between past and the future
geçmiş ile gelecek arasındaki bağ
link between the past and the future
geçmiş kuşaklar
previous generations Noun
geçmiş kuşaklar
past generations Noun
geçmiş kütüğü
history file Information Technology
geçmiş olsun !
May you recover soon
geçmiş şeyleri düşünme
retrospect
geçmiş sigorta poliçesi
lapsed policy
geçmiş vergiler
back taxes Noun
geçmiş veriler
historical data Noun, Statistics
geçmiş veya halen mevcut olaylarla ilgili yemin
assertory oath
geçmiş veya halen mevcut vakıalarla ilgili yemin
assertory oath
geçmiş yıl karı
profit of the previous year
geçmiş yıl kârları
retained earnings Noun, Accounting
geçmiş yıl zararları
losses from previous years Noun, Accounting
geçmiş yıl zararları
accumulated deficit Noun, Accounting
geçmiş yıl zararları
negative retained earnings Noun, Accounting
geçmiş yıllar
prior years Noun
Geçmiş Yıllar Kârları
Retained Earnings Noun, Accounting
Geçmiş Yıllar Zararları (-)
Accumulated Losses (-) Noun, Accounting
geçmiş zaman
past tense
geçmiş zaman
long ago
geçmiş zaman
past
geçmiş zaman kipi
past tense
geçmiş zamanlara ait
ancestral
” yardımcı fiilinin geçmiş zamanı
could can
Amerikan vatandaşlığına geçmiş kişi
hyphenated american
aradan beş yıl geçmiş olma
lapse of five years
borcunun vadesi geçmiş bir müşteriye
nurse an account
çok eski , modası geçmiş .
antiquated
henüz ele geçmiş olan
hot bill
içiçe geçmiş olma
embeddedness Noun
kayda geçmiş kanun
written law
kırkını geçmiş olmak
to be on the wrong side of the forty Verb
kuşaklar boyunca babadan oğula geçmiş olmak
to have been handed down from father to son for many generations Verb
modası geçmiş görünmek
to date Verb
modası geçmiş görüşler
outmoded views Noun
modası geçmiş mallar
stale articles Noun
modası geçmiş olmak
to be out of date Verb
modası geçmiş olmak
to grow out of fashion Verb
modası geçmiş olmak
to be played out Verb
modası geçmiş tesis
out-of-date plant
modası geçmiş ya da eskimiş bir doktrin ya da kuram
wasm
modası geçmiş yöntemler
out- of-date methods Noun
ödemelerin geçmiş bir tarihten başlamasını sağlamak
to back date Verb
ödenmemiş geçmiş maaşlar
salary in arrear
olmak fiilinin geçmiş zamanı
been
özel üretim sürecinden geçmiş gıda maddeleri
processed foods Noun
planlama aşamasını geçmiş olmak
to pass the planning stage Verb
revizyondan geçmiş nüsha
redraft
sansürden geçmiş bölüm
censored passage
tam otomasyona geçmiş fabrika
fully-automated plant
tam otomasyona geçmiş fabrika
full-automated plant
tarihi geçmiş lisans
expired licence
uzun bir zaman geçmiş olması
long lapse of time
vadesi geçmiş , ödenmemiş borçlar
debts in arrears Noun
vadesi geçmiş bir sigorta poliçesini yenilemek
to reinstate a lapsed policy Verb
vadesi geçmiş çek
overdue cheque
vadesi geçmiş çek
overdue check
vadesi geçmiş meblağ
overdue amount
vadesi geçmiş ödemeler
overdue payments Noun
vadesi geçmiş ödemeler
overdue payment
vadesi geçmiş olmak
to be in lapse Verb
vadesi geçmiş poliçe
overdue bill
vadesi geçmiş poliçe
(Br) overdue bill
vadesi geçmiş poliçe
expired policy
vadesi geçmiş senet
post due nfr
vadesi geçmiş senet
overdue bill
vadesi geçmiş senet
past due note
vadesi geçmiş senet
past bill
vadesi geçmiş senet
expired bill
vadesi geçmiş senetler
outstanding notes Noun
vadesi geçmiş sigorta poliçesi
lapsed policy
vadesi geçmiş taksit
past-due instalment Noun
vadesi geçmiş temettü
passed dividend
vadesi geçmiş vergi
overdue tax
vakti geçmiş çek
stale cheque
vakti geçmiş vergileri ödeyen kimse
ratepayer arrears
yargıdan geçmiş bir konu
res judicata
zamanı gelmiş ya da geçmiş bir şeyi yapmak
to get up to date Verb
Vadesi Geçmiş, Ertelenmiş veya Taksitlendirilmiş Vergiler ve Diğer Mali Yükümlülükler
Overdue, Deferred or Restructured Taxes and Other Fiscal Liabilities Noun, Accounting
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Geçmek işini ... konu olmuş
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.