gear

  1. Noun, Machines (a) dişli çark.
    bevel/conical gear: konik dişli.
    differential gear: diferansiyel dişlisi.

    driving gear: işletme çarkı/dişlisi.
    fixed gear: durağan/sabit dişli.
    sliding gear: baladör.
    worm gear: sonsuz dişli. (b) dişli takımı, (c) dişlilerin birbirini kavraması.
    in gear: dişlisi geçmiş/kavramış.
  2. Noun takım, donanım, tertibat, avadanlık.
    fishing gear. a plumber's gear.
    The kitchen gear is in
    this cupboard: Mutfak takımı bu dolaptadır.
  3. Noun koşum, eyer takımı.
  4. Noun, Maritime Traffic (a) yelken donanımı (halat, palanga vb.), (b) bahriyeli edevatı.
  5. Noun elbise vb., şahsî eşya, levazımat.
    He had his tennis gear on: Tenis elbisesini giymişti.
    He
    leaves his gear all over the house.
  6. Noun zırh, silah(lar), esliha.
  7. Noun cihaz, donanım, teçhizat.
    steering gear.
  8. Noun hız değiştirgeci, vites.
    in gear: viteste.
    in high gear: yüksek viteste.
    not in gear:
    boşta, viteste değil.
    He put the car into gear: Arabayı vitese geçirdi.
    The car slipped/jumped out of gear: Araba vitesten çıktı.
    to change/shift gear: vites değiştirmek.
    low gear: alçak/birinci vites.
    second/third/fourth gear: 2/3/4üncü vites.
    reverse gear: geri vites.
    top gear: en büyük vites.
    Production moved into high/top gear: Üretim son hızına ulaştı.
  9. Noun saçma söz.
  10. Noun toplumsal işler, günlük faaliyet, iş güç.
  11. Noun (uçak) iniş takımı.
  12. Verb dişli takmak, dişli çarklarla donatmak, dişlilerle birbirine bağlamak.
  13. Verb vitese takmak/geçirmek.
    gear down: vitesi küçültmek.
    gear up: vitesi artırmak, hızlanmak.
  14. Verb donatmak, teçhiz etmek, (koşum) takmak.
  15. Verb (olumlu sonuca ulaşmak için içinde bulunulan duruma) uy(dur)mak, (kendini) ayarlamak.
    to gear production
    to demand: üretimi talebe göre ayarlamak.
    They geared their output to seasonal demands.
    The steel industry was geared to the needs of war: Çelik sanayii savaş ihtiyaçlarına göre ayarlanmıştı.
  16. Verb uymak, intibak etmek, hazırlanmak, hazır olmak, tedbir almak.
    The factory was not geared to cope with
    an increase of production: Fabrika üretimi artırmak için tedbir almamıştı.
    He geared himself up for the interview: Kendini görüşmeye hazırladı.
    They were all geared up for the new sales campaign.
  17. Adjective mükemmel, fevkalâde, çok iyi,
    argo kıyak.
    That's a real gear records.
sabit iniş takımı
mahrut dişli
(uçak taşıma gemisinde inen uçakları) durdurma düzeni.
bağlama tertibatı
yüksek viteste olmak Verb
yoldan çıkmak Verb
mahruti dişli
konik dişli
birinci vites
çadır donanımı
sürtünme azaltıcı (halat vb.). Noun
vites değiştirmek (ABD'de
shift gears denir).
change down/up: vites küçültmek/büyütmek.
tepeyi vites değiştirmeden tırmanmak Verb
debriyaj dişlisi
diferansiyel dişlileri Noun
denkleştirme mekanizması
konik dişli.
mahrut dişli
konik dişli
bağlama tertibatı
bağlama takımı
avara düzeni
bağlama vasıtası Noun
krank dişlisi
creeper ile ayni anlama gelir. (kamyonlarda) birinci vites, en küçük vites.
güverte donanımı
yük yüklemek ve boşaltmak işlerinde kullanılmak üzere güverteye yerleştirilmiş makineler
differential ile ayni anlama gelir. diferansiyel (dişli).
ayıraç, diferansiyel dişli.
avara dişlisi
ikinci vitesle yokuş çıkmak Verb
tahrik dişlisi
vitese takmak Verb
birinci vitese takılma
bağlama düzeni
(otomobilde) denkleştirme düzeni
(denizaltından) kurtulma düzeni.
ateşleme tertibatı
birinci vites Transport
balık(çı) takımı
(uçak) sabit iniş düzeni
yüzme takımı: uçağın suda yüzmesini sağlayan düzenek.
(uçak) yüzme takımı
ileri vites Noun, Transport
en yüksek vitese geçirmek Verb
büyük vitese geçirmek Verb
regülatör dişlisi Noun, Transport
başlık
şapka
at başlığı
maden vargel düzeni
başa sarılan şey
sonsuz, dişli, helezon dişlisi.
(otomobilde en yüksek hızı sağlayan) yüksek vites, son hız. Noun
yoğun faaliyet. Noun
avcılık malzemeleri Noun
av malzemeleri Noun
hidrolik vites düzeni
eksenleri dik (fakat kesişmeyen) konik dişli. Noun
avara dişli.
avara dişli.
en yüksek viteste
yüksek viteste
avara dişlisi
iç dişli: dişleri silindirin iç boşluğunda bulunan dişli.
iniş takımı.
iniş takımı Noun, Aviation
avara mili dişlisi
kaldırma tertibatı
yükleme tertibatı
birinci vites
düşük vites
düşük hızlı dişli düzeni
sefer tası. Noun
konik dişli.
avara
(vites) boşta
(a) vitesten çıkmış, boşta, (b) muattal, çalışamaz durumda.
throw out of gear: dişlileri ayırmak,
vitesten çıkarmak, boşa almak.
pinyon dişli Noun, Transport
gezer dişli. Noun
kremayer dişli Noun, Machinery
debriyaj dişli tertibatı
geri vites Transport
motosiklet kıyafeti
halka dişli, iç tarafı dişli halka. Noun
vites boşta gitmek Verb
(oto) alt düzen.
emniyet freni
ikinci vites
yüksek vitese takmak Verb
hata etmek/işlemek, yanlış yapmak.
istavroz dişlisi
sonsuz, dişli, helezon dişlisi.
konik dişli
düz dişli çark.
direksiyon dişli mekanizması
direksiyon dişlisi Noun, Transport
direksiyon mekanizması
güneş dişli, (dış tekerleme dişli düzeninde) merkez dişlisi.
merkez ve yıldız dişli. Noun
açıcı düzeni
sessiz kavramalı dişli düzeni
yokuşu hızlı vitesle tırmanmak Verb
ikinci vitese atmak Verb
vitesi boşa almak Verb
otomobili vitese geçirmek Verb
ayarlama düzeni
krank dişlisi
ayarlanma düzeni
kumanda tertibatı
en yüksek vites
ara mili
kapaç düzeni, valf/supap tertibatı.
en yüksek viteste
sonsuz vida dişlisi. Noun
avadanlık
dişli kolu
vites kutusu. Noun
dişli freni
dişli kutusu
vites değiştirme
bilyalı mafsal
yavaşlamak için vites küçültmek Verb
şiddet ya da gücü azaltmak Verb
vites küçültmek Verb
mahruti dişli
vites kolu
hareket kolu
üretimi uyarlamak Verb
üretimi talebe uydurmak Verb
üretimi bir fabrikanın kapasitesine uydurmak Verb
üretimi tesislerin kapasitesine uydurmak Verb
vites oranı Noun, Transport
dişli oranı Noun, Transport
vitesi boşa alma
şaft mili
dişli mili
manevra kolu
manevra
hız değiştirme düzeni
vites kutusu kapağı
vites dişlileri Noun, Transport
sözleşmelerin dolar değerini altına ayarlamak Verb
tüketici ihtiyaçlarına uymak Verb
dişli takımı
etkinliği artıracak şekilde donatmak Verb
vites yükseltmek Verb
(kendini) heyecanlı bir duruma sokmak Verb
viteslemek Verb
üretimi artırmak Verb
dişli çark. Noun
sürgü tipi dişli değiştirme düzeni
iç tahvil oranı Noun, Transport
vitesi boşa almak Verb
direksiyon çubuğu
direksiyon dişli mekanizması
geminin dümen çarkı