genc

Turkish-English Phrases

(14-18 yaş arası) genç işçi
junior employee
(1920'li yıllarda) serbest davranışlı genç kadın
flapper
13 ile 19 yaşları arasındaki genç
teen Noun
Avrupa Konseyine Üye Devletler Arasında Genç Kişilerin Müşterek Pasaportla Seyahatlerine Dair Avrupa Sözleşmesi
European Agreement on Travel by Young Persons on Collective Passports Between the Member Countries of the Council of Europe Noun, International Law
başarı elde eden genç yönetici
up-and-coming executive
bebeklikten genç çocukluğa geçiş dönemi
juvenescence
bir genç kızın sosyeteye ilk defa tanıştırılması
debut
bir siyasal partideki sabırsız genç grup
angry young men
cinsel ilişkiye doymayan genç erkek
stud
daha genç
junior
deneyimsiz genç gazete muhabiri
cub reporter
duygusal genç kadın
intense young lady
eğlence düşkünü çapkın genç
playboy
en genç
junior
evlenmemiş genç kadın
damsel
genç
youth
genç
youngster
genç
wet behind the ears
genç
young person
genç
young
genç
youthful
genç
adolescent
genç
in the prime of youth
genç
maiden soil
genç
rent boy
genç
sapling
genç
shaveling
genç
sprig
genç
stripling
genç
tender
genç
callan(t)
genç
covey
genç
fresh
genç
juvenescent
genç
juvenile
genç
kid
genç
vernal
genç
young man
genç
juvenile (Kaynak: Evrim Çalışkanları) Adjective
genç adam
young man
genç adam
stripling
genç adam
boy
genç adam
youth
genç ama becerikli el
light- hand
genç avukat
utter bar
genç bir kız için iyi kısmet olmak
to be a good prospect for any young girl Verb
genç bir yazarı koruması altına almak
to extent one's protection to a young author Verb
genç dimağlar
young people Noun
genç elemanlar haznesi
executive material
genç gemici
light head
genç gemici
young seaman
genç göstermek
to wear well Verb
genç kadın
young woman
genç kadın
bird
genç kadın
chick
genç kadın
lass lassie
genç kadro
junior staff
genç kahraman roller oynamak
to play juvenile leads Verb, Theatre
genç kimse
sprout
genç kız
maiden
genç kız
damsel
genç kız
maid
genç kız ya da genç kadın
filly
genç kıza veya gençler grubuna eşlik eden kadın
chaperon
genç kızlar
(Fr.) mesdemoiselles Noun
genç kızlar için genel kültür veren yüksek okul
seminary
genç kızlık
girlhood
genç kızlık soyadı adı
maiden name
genç muhabir
cub
genç mühendis elemanlar
recruits to engineering Noun
genç okurların da anlayacağı şekilde
to be within the capacity of young readers
genç ölmek
to come to an untimely end Verb
Genç Parti
Young Party Proper Name, Political Parties
genç personel
junior staff
genç serseri
teddy boy
genç suçlu
young offender
genç suçlu
youthful offender
genç suçlu
teenage offender
genç suçlular için nezaret merkezi
observation center
genç tutuklu evi
(Br) junior detention centre
genç ve güzel kadın
nymph
genç ya da küçük çocuk ya da hayvan
littlin
genç yaşta
at a young age Adverb
genç yaşta ölmek
to die young Verb
genç yıldız adayı
starlet
genç yönetici
freshman executive
ilerlemekte olan başarılı genç
whizz kid
inançları ve yaşama biçimi toplumsal kurallara uymayan genç
hippy
işçi sınıfından genç Fransız kadın
grisette
işsiz genç
young unemployed persons
kendinden çok genç birisiyle evlenen kişi
baby- snatcher
kendini genç hissedenler
the youthful Noun
kız ya da genç kadın
wench
ne genç ne de yaşlı
entre deux ages
ruhu genç olanlar
the youthful Noun
saçları platin renginde boyanmış genç kadın
platinum blonde
satıştaki genç elemanlar
junior salesman
şık genç
mod
şımarık genç
jackanapes
son modayı izleyen 9 ile 14 yaşları arasındaki genç kız
teeny bopper
sorumsuz genç adam
lad
sosyeteye ilk kez tanıştırılan genç kız
debutante
vb eden genç
lager lout
yetenekli genç kişilerin kokusunu almada becerikli olmak
to have a good scent for young talents Verb
yetiştirilecek genç elemanlar bulma
manhunt
yetiştirmek üzere genç elemanlar arayıp bulan kişi
manhunter
yükselme hırsında olan genç
yuppy yuppie
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Hazîne
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.

genç
Hayâtın çocuklukla ... döneminde bulunan