gloomy

  1. Adjective loş, kapanık, (hemen hemen) karanlık.
    a gloomy winter day. gloomy skies.
  2. Adjective kasvetli, sıkıcı, sıkıntılı, üzücü, keder/hüzün verici, cesaret kırıcı.
    a gloomy book. a gloomy prospect.
  3. Adjective ümitsiz, meyus, yeis verici, ümit kırıcı, karamsar.
    a gloomy view of the future.
    See the gloomy
    side of things: her şeyi karamsar görmek.
    Our future seems gloomy. A gloomy mood.
    to feel gloomy: karamsar olmak, herşeyi kara(nlık) görmek.
    He took a gloomy view of everything: Herşeyi ümitsiz/karanlık görüyordu.
kasvet vermek Verb
bazı karanlık şeyleri hasıraltı etmek Verb