grade

  1. Noun, Education-Training not
  2. derece, rütbe.
  3. aşama, mertebe, basamak.
  4. sıra, kademe.
  5. (okulda) sınıf.
  6. bir sınıftaki öğrenciler.
  7. (ögrencinin başarı derecesini gösteren) not, numara.
  8. (yiyecek) nitelik, kalite.
    grade A: en âlâ, birinci kalite.
    up to grade: istenilen nitelikte.
  9. eğim, meyil, iniş, yokuş, çıkış, rampa, eğim derecesi.
    down grade: (a) inişli, yokuş aşağı, (b)
    gittikçe kötüleşen.
    up grade: (a) çıkışlı, yokuş yukarı, (b) gittikçe iyileşen.
    be on the down/up grade: gittikçe kötüleşmek/iyileşmek.
  10. (inşaatta bina etrafındaki) yer düzeci, zemin seviyesi.
    grade crossing: düzey/hemzemin geçidi.
  11. (hayvancılıkta) cins, halis kan bir hayvanla başka bir hayvandan üreyen döl.
  12. sınıflandır(ıl)mak, derecelendir(il)mek, sınıflara/derecelere ayırmak/ayrılmak, tasnif etmek/edilmek.

    These apples are graded by size. The exercices are graded according to difficulty.
    grade up/down: derecesini yükseltmek/alçaltmak.
  13. derecesini/sınıfını belirtmek.
  14. (öğrenciye/sınav ve ödev kâğıdına) not atmak.
    The teacher graded the papers.
  15. bir renkten/tondan tedricen öbürüne geçirmek.
    Red and yellow grade into orange.
  16. (yol) tesviye etmek/düzeltmek, düzenlemek, tanzim etmek.
    to grade a road. The workmen graded the land around the new house.
  17. (hayvan) soyunu/neslini islâh etmek.
    grade up cattle: sığır neslini islâh etmek.
genel not ortalaması (GNO) Noun, Education-Training
puanlamak Verb
(a) aynı seviyede/düzeyde, (b) (su yatağı) aşınma ve birikinti olmayacak şekilde düzenlenmiş.
not ortalaması Noun, Education-Training
not ortalaması Noun, Education-Training
ders notu Noun, Education-Training
emtiasınıfı
emtia sınıfı
mahpus sicili
ders notu Noun, Education-Training
ders notu Noun, Education-Training
başarı notu Noun, Education-Training
(US) erat sınıfı
kırık
torpillemek Verb
dördüncü sınıf Noun, Education-Training
fonksiyonel kademe
fonksiyonel derece
fonksiyonel aşama
“gidiş, yürüyüş, adım”. Suffix
“yürüyen, giden”.
ör.: retrograde, plantigrade. Suffix
gerekli ehliyet derecesi Noun
deniz üsteğmeni.
deniz yüzbaşısı.
düşük kalite
düşük kaliteli
düşük kalite
amaca ulaşmak, başarmak.
(a) başarmak, (b) istenilen nitelikte olmak.
geçme notu
(US) geçme notu
geçer not Noun, Education-Training
esas rütbe
daha yüksek bir mevkie tayin edilmesi beklenen aday
kalite cinsi
(US) rütbe indirilişi
maaş derecesi
yarıyıl sonu notu Noun, Education-Training
dönem sonu notu Noun, Education-Training
standart kalite
(US) çok değerli
not ortalaması Noun, Education-Training
düz geçit
(US) hemzemin geçit
malları derecelere ayırmak Verb
malları sınıflandırmak Verb
meyil
not ortalaması Noun, Education-Training
ilk okul. Noun
kesişmez kavşak: alt veya üst geçitli yol kavşağı. Noun
nüfusu gelir düzeyine göre sınıflandırmak Verb
ilkokul birincisınıf
(US) ilkokul birinci sınıf
(US) yüksek mevkili memur
yüksek oktanlı benzin
yüksek kalite mallar Noun
değerli mallar Noun
birinci sınıf yatırımlar
çok değerli kâğıtlar (eserler Noun
üst kademe memur
yüksek rütbeli memurlar Noun
düşük kaliteli akaryakıt
küçük devlet memuru
iyileşen kiralama