grit

  1. (gıdaya karışan) toz, ince kum vb.
    There was grit in the spinach.
    put/throw grit in the bearings:
    baltalamak, sabote etmek, gizlice/el altından zarar vermek.
  2. metanet, cesaret, yiğitlik, sebat, azim.
    The fighter showed plenty of grit.
  3. iri taneli kum, kumtaşı, kefeki taşı, öğütme hassası olan taş.
  4. gıcırdatmk, gıcırdatarak birbirine sürtmek.
  5. (a) Liberal Parti üyesi, Liberal Parti+.
dişinısıkmak Verb
gerçek yüreklilik
bir şeye el altından zarar vermek Verb