gut,

gut
bağırsak.
Because of his illness, they must carry an operation to remove part of the gut.
gut
(bağırsaktan yapılan) kiriş, misina.
The fishing line is made out of gut.
gut
ipek olta ipi: ipek vermek üzere olan ipekböceği öldürülerek karnından çıkarılıp oltaya bağlanan iplik.
gut
dar geçit, dar su kanalı, (dağlar arasında) dar ve derin boğaz.
gut
bağırsaklarını çıkarmak/dışarı dökmek.
gut
yağma/talan etmek.
gut
(yangın) binanın içini tamamen tahrip etmek.
Fire guted the building and left only the brick walls standing.
gut
esas, temel, önemli, bellibaşlı, hayatî.
to discuss the gut issues: temel sorunları görüşmek.
gut
içgüdüsel, duygusal, hissî, his ve heyecanlara dayanan.
a gut reaction: içgüdüsel tepki.
gut decision: hissî karar.
körbağırsak. Noun
şipşak kurs, az gayret gerektiren kolej/üniversite dersi. Noun
bağırsak florası Noun, Medicine
sağlıklı tartışmanın ötesinde
seçmenin duygularını etkileyen siyasal kampanya konusu
ucuz ve sert alkollü içki
kötü kaliteli alkollü içki
aşırı çalışmak Verb
gut
gout Noun
gout Medicine

gut
Kandaki ürik asit seviyesinin artması ile ... mafsal hastalığı, damla, nikris