influence

  1. Noun tesir
  2. etki, tesir.
    to have an influence on something: bir şeyi etkilemek.
    under the influence of
    fear: korku tesiriyle, korkudan.
    under the influence of drink: içki tesiriyle, sarhoşlukla.
    a good/bad influence: iyi/kötü etki.
  3. nüfuz, hüküm, baskı.
    He has got influence: nüfuzludur, sözü geçer.
    to use one's influence to
    get a job.
    undue influence: nüfuz suiistimali, nüfuzunu kötüye kullanma.
    to exert an influence (= to bring influence) to bear on sth: bir şey üzerinde bütün nüfuzunu kullanmak, baskı yapmak.
    to bring every influence to bear (in order to): (… için) elinden geleni yapmak, her çareye başvurmak.
    to have far-reaching influence: geniş/büyük nüfuz sahibi olmak, sözünü her yerde geçirmek.
  4. nüfuzlu/sözü geçen kimse,
    argo piston.
    man of influence: nüfuzlu/sözü geçen kimse.
  5. Astrology esir, yıldızların yaydığına ve insanların mukadderatını etkilediğine inanılan ışınlama/radyasyon.
  6. Electronics irkilim, (elektrostatik) endüksiyon.
  7. etkilemek, tesir etmek, etki/tesir altında bırakmak.
    Don't let him influence you = Don't be influenced
    by him: Onun etkisi altında kalma.
    I don't want to influence your decision: Vereceğin karara tesir etmek istemem.
  8. zorlamak, baskı altında tutmak, zorla/baskı ile yaptırmak, ikna etmek, kandırmak.
    My father influenced
    me to accept the job: Babam işi kabul için beni zorladı.
etkisini kullanmak Verb
birinin üzerinde nüfuzunu kullanmak Verb
bütün etkisini kullanmak Verb
nüfuzunu belirtmek Verb
mevkiini pistonla elde etmiş olmak Verb
siyasi nüfuzunu kullanmak Verb
nüfuzunu kullanmak Verb
etki ajanı Noun, Politics-Intl. Relations
etki alanı Noun
olumsuz etki Noun
bir etkiden kurtulmak Verb
birinin etkisi altında olmak Verb
bir etkiyi nötrleştirmek Verb
bir etkiye karşı mücadele etmek Verb
konjonktürün etkisi
kesin etki
kaderini belirleyici etki
belirleyici etki Noun, Competition Law
deflasyon etkisi
ekonomik etki
nüfuzu ile etkilemek Verb
nüfuzu artmak Verb
büyük çapta etki
büyük etkisi olmak Verb
yaygın etkisi olmak Verb
forsu olmak Verb
haksız etkileme
hâkim veya bir memurun üzerinde kanunsuz ve usulsüz nüfuz kullanma
uygunsuz etki
yerel etki
nüfuzlu adam
para nüfuzu
olumsuz etki Noun
arkadaş çevresinin etkisi Noun, Psychology
arkadaş etkisi Noun, Psychology
nüfuzlu mevki I
nüfuzlu mevki
bir etkiye karşı direnmek Verb
nüfuzun yer değiştirmesi
etki alanı Noun
etki alanı (ekonomik yönden az gelişmiş ya da askeri gücü zayıf bir bölgenin , büyük bir gücün yönetimi altında olması
nüfuz sahibi olmak için mücadele etmek Verb
kendini kötü etkiye maruz bırakmak Verb
dayılık (argo)
sarhoş Adjective
alkollü Adjective
içkili Adjective
nüfuzu kötüye kullanma Law
yakışıksız nüfuz kullanma
büyük nüfuz sahibi olmak Verb
etki alanı Noun
nüfuz alanı Noun
bir kararı etkilemek Verb
bir kararda etkili olmak Verb
etkileşmek Verb
fiyatları etkilemek Verb
olumlu etki
hükümet temasçısı
nüfuz ticareti Noun
birini olumlu etkilemek Verb
birinin birşeyi yapmasında etkili olmak Verb
birini birşey yapma konusunda etkilemek Verb
bir şeyi epey etkilemek Verb
bir şeyin üzerinde kötü etkisi olmak Verb
epey etkilemek Verb
ağır basmak Verb
olayların seyrini etkilemek Verb
halihazırdaki düşünceyi etkilemek Verb
seçimleri etkilemek Verb
adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs Noun, Law
yargı görevini yapanı etkilemeye teşebbüs Noun, Law
siyaset alanında etkisi olmak Verb
dışardan gelen etkilerin kontrolü altında olmak Verb
alkolün etkisi altında olmak Verb
içkili olmak Verb
alkol etkisi altında olmak Verb
birinin etkisi altında olmak Verb
birini nüfuzu ile etkilemek Verb
birinin etkisi altına girmek Verb
alkollü araç kullanma Noun, Law
biri için piston yapmak Verb
biri üstünde yakışıksız biçimde nüfuz kullanmak Verb
biri (hâkim veya bir memur) üzerinde kanunsuz ve usulsüz nüfuz kullanmak Verb
dışarının etkisiyle yönetilen hükümet
etkilemek Verb
biri üzerinde nüfuzu olmak Verb
bütün nüfuzumu kullanacağım
sanat dünyasında etkili kişiler Noun
sanat dünyasında etkili olan şahıslar Noun
alkollü Adjective
içkili Adjective
sarhoş Adjective
zilzurna sarhoş olmak.
sarhoş edici içkinin etkisi altında
şarhoş edici içkinin etkisi altında
alkollü içki etkisinde
herhangi bir kimse üzerinde onun irade serbestisini ihlal edecek nitelikteki haksız ve kanunsuz tesir
nüfuzu kötüye kullanma
bir vasiyetnameyi hazırlayanın üzerinde nüfuzunu kötüye kullanmak Verb