hâli

Turkish-English Translation

  1. deserted
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

(tarım) arazinin hali
lair
...'in cisimleşmiş hali olmak
to personify ... Verb
...'in tecessüm etmiş hali olmak
to personify ... Verb
aciz hali
failure
aciz hali
insolvency Noun
aciz hali kanunu
insolvency law
acizlik hali
inability of a party to pay its debts
acizlik hali
(fin) insolvency
alacaklı hali
creditor position
analık ve babalık hali
parentage
Belirli bir mala tahsis edilmiş mağazalarda halı, kilim, duvar ve yer kaplamalarının perakende ticareti (NACE kodu: 47.53)
Retail sale of carpets, rugs, wall and floor coverings in specialised stores (NACE code: G47.5.3) Noun, Trades-Professions
bir işlemin kanunca varsayılan itimada dayanıklı hali
constructive trust
bir şeyi ne hali varsa görsün diye bırakmak
to let a thing go hand Verb
birini hali vakti yerinde yapmak
to put someone on easy street Verb
birleşik hayat hali ve ölüm hali sigortası
combined endowment and whole life insurance Noun
borçlu hali
debtor position
çoğul olma hali
pluralism
devir veya temlikin kabil olması hali
assignability
devletin iflas hali
national insolvency
dünya hali
way of the world
duvardan duvara halı
moquette
duvardan duvara halı
(Br) fitted carpet
düzeltilmiş hali
amended version
eksiz halı
broad loom
fikir hali
tone
hali
devoid
halı
carpeting
halı
rug
halı
footcloth
halı
carpet Noun, Textile Industry
halı altı keçesi
underfelt
halı astarı
underfelt
halı döşemek
to carpet Verb
halı döşeyici
carpet fitter
hali harap olmak
to be exhausted Verb
hali harap olmak
to be done for Verb
hali hazır depo durumu
actual stocktaking
hali hazırda ilgi konusu olmak
to present interest Verb
hali kalmamak
to be exhausted Verb
halı kaplamak
to carpet Verb
halı malzemesi
carpeting
halı saha
synthetic pitch Football
halı torba
carpetbag
hali vakti yerinde
in comparative comfort
hali vakti yerinde
lace- curtain
hali vakti yerinde
well- heeled
hali vakti yerinde
silk stocking
hali vakti yerinde
well- to-do
hali vakti yerinde
well- off
hali vakti yerinde
well off
hali vakti yerinde
well-heeled
hali vakti yerinde
rich
hali vakti yerinde
well-off
hali vakti yerinde
in easy circumstances
hali vakti yerinde değil
badly off
hali vakti yerinde olduğunu gösterir delil
evidence of prosperity
hali vakti yerinde olma
pecuniosity
hali vakti yerinde olma
easy circumstances
hali vakti yerinde olmak
to live in decent conditions Verb
hali vakti yerinde olmak
to be on easy street Verb
hali vakti yerinde olmak
to be well- off Verb
hali vakti yerinde olmak
to be well off Verb
hali vakti yerinde olmak
to be in good circumstances Verb
hali vakti yerinde olmak
to be affluent Verb
hali vakti yerinde olmak
to enjoy a fortune Verb
hali vakti yerinde olmak
to be comfortably off Verb
hali vakti yerinde yaşlı kişi
woopie
Halı ve kilim imalatı (NACE kodu: 13.93)
Manufacture of carpets and rugs (NACE code: C13.9.3) Noun, Trades-Professions
halı yıkamak
to wash a carpet Verb
iflas hali
bankrupt condition
ihlâl durumu, ihlâl hali, ihlâl olayı
case of infringement
ihtiyaç hali
neediness
ihtiyarlıktan ileri gelen düşüş hali
decrepitude
ihtiyatlılık hali
look-see position
ilaçla meydana gelen uyuşma hali
narcosis
insan hali
human nature is just that way
iptal edebilme hali
annulability
iptal edilebilme hali
annulability
istikraz hali kredisi
relief loan
iştirak hali
parcenary
ıstırar hali
case of necessity
ıstırar hali (devleti tehlikeye koyan durum
state of national emergency
istirar hali kabinesi
emergency cabinet
kadife halı
velvet carpet
kesin mutluluk hali
beatitude
kırmızı halı
welcome mat
kısmi tekel hali
institutional monopoly
maddenin hali
physical condition
maddenin hali
state of matter Noun, Engineering
maili inhidam hali
ruinous state
Mobilya, halı ve aydınlatma ekipmanlarının toptan ticareti (NACE kodu: 46.47)
Wholesale of furniture, carpets and lighting equipment (NACE code: G46.4.7) Noun, Trades-Professions
öldüğü zaman vasiyet bırakmış olma hali
testacy
ölüm hali hayat sigortası
whole life insurance Noun
ona ait olan (It zamirinin iyelik hali
its
ruh hali
emotional state
ruh hali
state of mind
seyyar halı satıcılığı yapmak
to travel in carpets Verb
sıvı hali
liquid position
sürekli tasfiye hali
current realization
tadilat hali
amended version
temerrüt hali
event default
uçuş hali
flight condition
vecit hali
trance
Turkish-English phrases from Zargan's own database

hali
Soyulmuş, çıkarılmış
hali
Boş
halı
Yere veya mobilya üzerine serilmek, duvara ... dokunmuş kısa tüylü yaygı