haksizlik

Turkish-English Phrases

adli haksızlık
travesty of justice
ağır haksızlık
gross injustice
apaçık haksızlık
flagrant injustice
aşikâr haksızlık
manifest injustice
bar bar bağıran haksızlık
howling injustice
birine haksızlık etmek
to do wrong to sb Verb
birine haksızlık etmek
to do someone an injustice Verb
büyük haksızlık
gross injury
büyük haksızlık şartı
hardship clause
devletlerarası hukuka göre haksızlık
international delinquency
düpedüz haksızlık
rank injustice
haksızlık
injury
haksızlık
grievance
haksızlık
wrongfulness
haksızlık
inequity Noun
haksızlık
injustice
haksızlık
unfairness
haksızlık
iniquity Noun
haksızlık
imposition Noun
haksızlık
unconscionableness
haksızlık
unjustness
haksızlık
inequitableness
haksızlık
wrong
haksızlık etme
incroachment
haksızlık etmek
to wrong Verb
haksızlık etmek
to do injustice Verb
haksızlık etmek
to injure Verb
haksızlık yapan kimse
wrongdoer
kasıtlı yapılan haksızlık
positive wrong
Turkish-English phrases from Zargan's own database

haksızlık
Hakka ve ... uygun olmama