göz önünde tutmak, arzu etmek, amaçlamak.
to have another's best interest at heart.
cürme teşebbüs etmek
Verb
nüfuzlu tanıdıkları olmak
Verb
istasyonda uzun süre beklemek
Verb
haberi ilk kaynağından almak
Verb
bütün yıl kirada olan bir mülke sahip olmak
Verb
birine kinayede bulunmak
Verb
(şansını/talihini) denemek, bir şeyi bir kere tecrübe etmek.
It's a hard job, but I'd like a shot at it. 23.
call one's shot
k.d.: niyetini/maksadını açıklamak.
teşebbüs etmek, atılmak, saldırmak.
bir girişimde bulunmak
Verb
birine kısa bir bakış fırlatmak
Verb
emrine amade bol parası olmak
Verb
gözünden bir şey kaçmamak, herşeyi görmek.
He has eyes at the back of his head: Onun gözünden
bir şey kaçmaz, görmediği yoktur.
her zaman serbest çıkış iznine sahip olmak
Verb
nüfuzlu dostları olmak
Verb
adliyede nüfuzu olmak
Verb
bir girişime büyük paralar yatırmış olmak
Verb
eli altında parası olmak
Verb
kaybedecek çok şey olmak
Verb
hiçbir kanuni çaresi olmamak
Verb
hiç bir kanuni çaresi olmamak
Verb
baştan aşağı sinir kesilmek
Verb
pazarlık masasında temsilcisi olmak
Verb
birinin iyiliği için titizlik göstermek
Verb
bir şeyi kalben dilemek
Verb
bir şeyin girdisini çıktısını bilmek
Verb
bir şeyi çok iyi bilmek
Verb
bir işin ehli olmak, künhüne vakıf olmak, girdisini çiktısını bilmek.
bir şeyi parmaklarında oynatabilmek
Verb
bir şey eli altında olmak
Verb
borsada hisse senetlerini kote ettirmek
Verb
hisse senetlerini kote ettirmek
Verb
borsa da hisse senetlerini kote ettirmek
Verb
kısmet ayağına gelmek, fırsatı kaçırmamak.
yararlı iş başlatmak
Verb
(a) bir şeyi şöyle bir denemek, yapmaya çalışmak, (b) alay/istihza etmek.
bir şeyi bulmaya/keşfetmeye çalışmak.
konuşmaya tenezzül etmemek, kibirinden kimse ile konuşmamak.
girişmek, teşebbüs etmek.
bir şeyin biri için işten bile olmaması