highly

English-Turkish Translation

  1. Adverb oldukça, hayli, çok, pek çok, ziyadesiyle, son derece, bol bol.
    highly amusing. highly seasoned food.
    highly pleased. highly skilled. highly interesting.
  2. Adverb (son derece) lehinde, överek, takdirle, methüsena ile.
    to speak highly of a person.
  3. Adverb pahalı, çok paraya mal olan, yüksek maaşla/ücretle.
    highly paid: çok para/ücret alan.
    a highly paid consultant.
  4. Adverb yüksek mevkide.
    He is highly placed in his firm.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

esteem highly
saygı göstermek Verb
recommend someone highly
birini çok övmek Verb
regard someone highly
birine büyük saygı göstermek Verb
highly coloured
abartılmış
highly concentrated market
yüksek derecede yoğunlaşmış piyasa Noun, Competition Law
highly concessional price
çok özel fiyat
highly cultured man
çok kültürlü adam
highly developed countries
büyük çapta kalkınmış ülkeler Noun
highly geared industry
sermaye yoğun sanayi
highly geared industry
sermaye yoğun sanayi I
highly gifted
son derece istidatlı
highly gifted
çok yetenekli
highly industrialized
büyük çapta sanayileşmiş
highly paid
yüksek maaşlı
highly perishable goods
çabuk bozulabilen mallar Noun
highly perishable products
kolay bozulan mallar Noun
highly placed official
yüksek mevkili memur
highly probable
kuvvetle muhtemel Adjective
highly recommend
kesinlikle önermek Verb
highly recommend
kesinlikle tavsiye etmek Verb
highly reputed
çok ünlü
highly saleable
iyi satar
highly up to date
son moda
be highly controversial
büyük tartışma konusu olmak Verb
I highly doubt it.
Hiç sanmıyorum.
I highly doubt it.
Hiç emin değilim.
I highly doubt it.
Hiç sanmam.
speak highly of sb
birinin hakkında övgüyle konuşmak Verb
speak highly of sb
biri hakkında övgüyle konuşmak Verb
speak well/highly of someone
birini övmek/methetmek.
think highly of sb
biri hakkında çok iyi izlenimleri olmak Verb
think too highly of sb
birine fazla değer vermek Verb
thrust oneself into a highly paid job
yüksek maaşlı bir işe girmek Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database