insist

  1. Verb (üzerinde) ısrarla durmak.
    insist on a point. insist on the importance of being punctual.
  2. Verb sebat etmek, davasından/iddiasından vaz geçmemek, ısrarla iddia etmek.
    He insists that he is right.
  3. Verb ısrarla talep etmek, kesinlikle istemek.
    I insisted that he should come with us = I insisted on his
    coming with us.
    I insist on obedience: Kesinlikle itaat isterim.
taleplerinde ısrar etmek Verb
hakkı üzerinde ısrar etmek Verb
hakkı üzerinde durmak Verb
haklarından vazgeçmek Verb
fikri üstünde ısrar etmek Verb
suçsuz olduğu konusunda ısrar etmek Verb
bir kulağından girip öbüründen çıkmak Verb
bir talep üzerinde ısrar etmek Verb
direnmek Verb
ısrar etmek Verb
itaat edilmesi konusunda ısrar etmek Verb
ödeme için ısrar etmek Verb
ödenmesi konusunda ısrar etmek Verb
ısrar etmek, direnmek, ayak diremek.
He insists on working late every night.
To insist on one's
innocence = insist that one is innocent: suçsuz olduğunu ısrarla söylemek.
bir nokta üzerinde ısrar etmek Verb