irony

  1. Noun, Language-Literature ironi
  2. Noun istihza, kinaye, gizli/inceden inceye alay, iğneleme, taş atma, kastolunan şeyin aksini söyleme. Örneğin
    pek fena bir şey için
    “That's very good.” demek gibi.
    Mark Twain's humor is filled with irony.
  3. Noun tersinleme: etkiyi artırmak için tersini söyleyerek biriyle/bir olayla alay etme.
  4. Noun (Edebiyatta) mizah, hiciv.
  5. Noun
    Socratic irony ile ayni anlama gelir. bilmezlenme, bilmemezlikten gelme, tecahülü ârif,
    argo işletme.
  6. Noun
    dramatic irony ile ayni anlama gelir. bir piyeste oyuncunun bilmediği fakat seyircinin bildiği durum.
  7. Noun garip tesadüf, beklenmedik olay, tahmine/umulana zıt gelişen vak'a/hadise.
    It was an amusing irony
    when a fake diamond was stolen instead of real one.
  8. Noun (yazıda/sözde) müstehzi üslûp.
  9. Noun mizahî/müstehzi ifade.
acı alay
dramatik tersinleme.
irony ile ayni anlama gelir. bir piyeste oyuncunun bilmediği fakat seyircinin bildiği durum.

irony ile ayni anlama gelir. bilmezlenme, bilmemezlikten gelme, tecahülü ârif,
argo işletme.
hafif ince alay
kaderin cilvesi
kaderin/tesadüfün cilvesi.