junk

  1. hurda, döküntü, çerçöp.
    junk shop: hurdacı/eskici dükkânı.
  2. değersiz eşya, pılı pırtı.
    an attic full of junk.
  3. kıtık, hurda halat.
  4. esrar, eroin, uyuşturucu madde.
  5. (eskiden gemilerde yenilen) tuzlanmış sığır eti.
  6. cönk: dibi düz, yelkenleri dörtköşe Çin yelkenli gemisi.
  7. çöpe atmak, hurdaya ayırmak.
hurda dolu çatı katı odası Noun
hurda dolu çatı odası Noun
makineleri hurda olarak satmak Verb
hurda resim/sanat: hurda eşya ile yapılmış üç boyutlu resim.
hurda ressamı.
çoğunlukla fon yaratmak için kullanılır
özellikle ABD'de çok rastlanan
ele geçirilmesi hedeflenmiş şirketin aktifleri teminat gösterilerek borçlanılan şirket satın alınması uygulamalarında
kredi değerlendirmesi düşük bir şirket tarafından ihraç edilmiş bonolar
nominal değerinden düşük fiyata satılan hisse senedi
(US) yüksek riskli
harap otomobil
hurda araba vergisi
hurdacı
hurdacı, eskici.
hurda DNA (Kaynak: Evrim Çalışkanları) Noun, Biology
değersiz besin: besleme değeri düşük ve kalorisi yüksek gıda maddesi (patates kızartması, şekerli/nişastalı maddeler vb.).
tapon mallar Noun
(US) çöp yığını
hurda araba
ucuz mücevherat, cıncık boncuk.
süprüntü posta maddeleri: posta ile gelen reklam, ilân, işe yaramaz mektuplar vb..
hurda piyasası
seyyar hurdacı
hurda ambarı
tapon ve eski mal satan dükkân
hurdacı dükkânı
eski eşya satan dükkân
hurda değeri
çöplük