kacinilmaz

Turkish-English Phrases

haklı ve kaçınılmaz ceza
nemesis
kaçınılmaz
unavoidable
kaçınılmaz
ineluctable
kaçınılmaz
fatal
kaçınılmaz
fateful
kaçınılmaz
imperious Adjective
kaçınılmaz
urgent
kaçınılmaz
inevitable
kaçınılmaz
sure
kaçınılmaz
matter-of-course
kaçınılmaz
necessitous
kaçınılmaz
inevitable Adjective
kaçınılmaz biçimde
necessarily Adverb
kaçınılmaz biçimde
inevitably Adverb
kaçınılmaz bir şekilde
fatally Adverb
kaçınılmaz bir şekilde
necessarily Adverb
kaçınılmaz bir şekilde
inevitably Adverb
kaçınılmaz bir şekilde
inextricably Adverb
kaçınılmaz kader
inevitable fate
kaçınılmaz karar zamanı
moment of truth
kaçınılmaz kaza
inevitable accident
kaçınılmaz maliyet
unavoidable costs
kaçınılmaz masraflar
uncontrollable costs Noun
kaçınılmaz olarak
necessarily Adverb
kaçınılmaz olarak
inevitably Adverb
kaçınılmaz olarak
imperiously Adverb
kaçınılmaz olay
inevitable event
kaçınılmaz olmak
to be imminent Verb
kaçınılmaz şekilde bir şey yapmaktan alıkonmak
to be unavoidably prevented from doing sth Verb
kaçınılmaz sona adım adım yaklaşmak
to circle the drain Verb, Idioms
kaçınılmaz yok oluş
doom
s yapılmış kaçınılmaz masraflar
expense necessarily incurred
savaşın kaçınılmaz sonuçları
implications of a war Noun
yapılmış kaçınılmaz masraflar
expenses necessarily incurred Noun
Turkish-English phrases from Zargan's own database

kaçınılmaz
Kaçılması mümkün ... olan, zarûrî