kendi

Turkish-English Translation

  1. own
  2. itself
  3. his
  4. ego
  5. oneself
  6. self
  7. several
  8. number one
  9. in person
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

Hanehalkları tarafından kendi kullanımlarına yönelik olarak üretilen ayrım yapılmamış hizmetler (NACE kodu: 98.2)
Undifferentiated service-producing activities of private households for own use (NACE code: T98.2) Noun, Trades-Professions
Hanehalkları tarafından kendi kullanımlarına yönelik olarak üretilen ayrım yapılmamış hizmetler (NACE kodu: 98.20)
Undifferentiated service-producing activities of private households for own use (NACE code: T98.2.0) Noun, Trades-Professions
Hanehalkları tarafından kendi kullanımlarına yönelik olarak üretilen ayrım yapılmamış mal ve hizmetler (NACE kodu: 98)
Undifferentiated goods- and services-producing activities of private households for own use (NACE code: T98) Noun, Trades-Professions
Hanehalkları tarafından kendi kullanımlarına yönelik olarak üretilen ayrım yapılmamış mallar (NACE kodu: 98.1)
Undifferentiated goods-producing activities of private households for own use (NACE code: T98.1) Noun, Trades-Professions
Hanehalkları tarafından kendi kullanımlarına yönelik olarak üretilen ayrım yapılmamış mallar (NACE kodu: 98.10)
Undifferentiated goods-producing activities of private households for own use (NACE code: T98.1.0) Noun, Trades-Professions
Hanehalklarının işverenler olarak faaliyetleri; hanehalkları tarafından kendi kullanımlarına yönelik olarak ayrım yapılmamış mal ve üretim faaliyetleri (NACE kodu: T)
Activities of households as employers; undifferentiated goods- and services-producing activities of households
for own use (NACE code: T)
Noun, Trades-Professions
Kendi iyiliğin için.
It's for your own good. Sentence, Idioms
kendi kaderini belirleme
self-determination Noun, Politics-Intl. Relations
kendi kaderini tayin
self-determination Noun, Politics-Intl. Relations
kendi kaderini tayin hakkı
right to self-determination Noun, Politics-Intl. Relations
kendi kendini yönetemeyen ülke
non-self-governing territory Noun, International Law
kendi muayenehanesinde çalışma
private practice Noun, Medicine
kendi yazgısını belirleme
self-determination Noun, Politics-Intl. Relations
Sen kendi işine baksana!
When did I ask you? Sentence, Idioms
Sen kendi işine baksana!
Did I ask you? Sentence, Idioms
Sen kendi işine baksana!
Nobody asked you! Sentence, Idioms
(dişi) kendi
herself
(erkek) kendi
him
işyerinin kendi
in- house
kendi adı altında
under one's own name
kendi adına
to one's name
kendi adına
pro se Adjective, Law
kendi adına hesap açmak
to open an account to one's order Verb
kendi adına, kendi namına
on its behalf
kendi akseptansı
of one's own accord
kendi akseptansı
own acceptance
kendi aralarında
among themselves Adverb
kendi aralarından
from among themselves Adverb
kendi ayakları üzerinde durmak
to find one's feet Verb
kendi başına
independently Adverb
kendi başına
of your own accord Adverb
kendi başına
on one's own
kendi başına
single-handedly Adverb
kendi başına durabilen
freestanding
kendi başının çaresine bakmak
to find for oneself Verb
kendi bestesi
own composition
kendi bildiği yolda gitmek
to take one's own course Verb
kendi bilir
it will be the worse for him
kendi bindiği dalı kesmek
to quarrel with one's bread and butter Verb
kendi borusunu çalmak
to toot one's own horn Verb
kendi bünyesindeki
in-house Adjective
kendi canını acıtmak
to he hurt himself Verb
kendi cebinden
out of your own pocket
kendi çiftliği
home farm
kendi çıkarı
one's own interest
kendi çıkarını düşünmek
to consult one's own interest Verb
kendi çıkarını gözetmeyen
disinterested
kendi çöplüğünde öten horoz
cock on his own dunghill
kendi dairesinde oturmak
to live in a flat Verb
kendi davasını kendi savunmak
to plead one's cause Verb
kendi durumunu ölçebilen
self-conscious Adjective
kendi elinde
in one's own hand
kendi eliyle
by one's own hand
kendi eliyle yapılmış vasiyetname
olographic testament
kendi emrimize
to our own order
kendi eşyasını kendi tedarik etmek
to find one's furniture Verb
kendi etmek, kendi bulmak
to bring something upon yourself Verb
kendi etmek, kendi bulmak
to bring something on yourself Verb
kendi evi
own home
kendi evi
own house
kendi evinıkurmak
to set up house Verb
kendi evinin ipoteği
home mortgage
kendi fikirinısöylemek
to speak one's mind Verb
kendi fikrinde israr eden
self-assertive
kendi fikrini belirtmek
to speak one's piece Verb
kendi finansmanıni kendi idare etmek
to handle one's own financing Verb
kendi finansmanını kendi idare etmek
to handle one's own financing Verb
kendi gölgesinden korkmak
to be afraid of one's own shadow Verb
kendi gözlerimle
with my own eyes
kendi halinde
unobstructed
kendi halinde
unpretending
kendi halinde
modest
kendi haline bırakmak
to let alone Verb
kendi hatlarına geri çekilmek
to retire on one's own lobs Verb
kendi hesabıma
for my part
kendi hesabıma
at my expense
kendi hesabıma
for my own account
kendi hesabıma
at one's own cost
kendi hesabına
at his own charge
kendi hesabına
on his own behalf
kendi hesabına
to one's own expense
kendi hesabına
for one's own account
kendi hesabına
on one's own account
kendi hesabına
at one's own expense
kendi hesabına çalışmak
to work for one's own account Verb
kendi hisse senedi
(Br) own share
kendi için
for its own sake
kendi içine çekilmek
turn in on oneself
kendi ihtiyacını kendi karşılamak
to pay your way Verb
kendi ihtiyariyle
by his own free will
kendi imalatımız
our own make
kendi imkânlarından
out of one's own resources
kendi iradesiyle
voluntarily Adverb
kendi iş yerinde eğitim
in-house training
kendi işi
business for own account
kendi işi
own work
kendi işi
one's own business
kendi işi
business for one's own account
kendi işini kendi görmek
to look after yourself Verb
kendi işiyle uğraşmak
to ply one's trade Verb
kendi işlerini idare etmek
to manage one's own affairs Verb
kendi isteğiyle
voluntarily Adverb
kendi isteğiyle
of your own accord Adverb
kendi isteğiyle
of one's own accord
kendi isteğiyle
(Lat.) sponte sua
kendi iyiliğin için
for your own sake Adverb
kendi kaderini kendi çizmek
to go it alone Verb
kendi kararıyla
of one's own account
kendi kararıyla
on one's own account
kendi kararlarını kendi almak
to think for yourself Verb
kendi karısını öldüren kimse
uxoricide
kendi kaşınmak
to bring something upon yourself Verb
kendi kaşınmak
to bring something on yourself Verb
kendi kendine
by oneself
kendi kendine
off one's own bat
kendi kendine
automatically Adverb
kendi kendine
of your own accord Adverb
kendi kendine
spontaneous Adjective
kendi kendine
oneself
kendi kendine
ex proprio vigore
kendi kendine düşünmek
to think to yourself Verb
kendi kendine vergi takdiri
self assessment
kendi kendine yeten devlet
self-supporting nation
kendi kendine yetme derecesi
degree of self-sufficiency
kendi kendini finanse etmek
to independent financing Verb
kendi kendini finansman
self financing
kendi kendini geçindiren
self-sustaining
kendi kendini öldürme
self-slaughter
kendi kendini tatmin etmek
to play with oneself Verb
kendi kendini tayin etmiş
self- appointed
kendi kendini yemek
to eat one's heart out Verb
kendi kendini yöneten
autonomous Adjective
kendi kendinin reklamını yapmak
to blow one's own trumpet Verb
kendi kendinize
yourself
kendi kendisine yeten kıta
self-contained continent
kendi keyfi için
on a frolic of one's own
kendi köşesinde yaşamak
to live an obscure life Verb
kendi kullanımı için ayarlamak
to convert to one's own use Verb
kendi kullanmak
to take for one's own use Verb
kendi kuvvetiyle
on one's own account
kendi malı
own property
kendi mamulatı
own make
kendi masrafları
own costs Noun
kendi menfaati
one's own interest
kendi menfaatlerini korumak
to build defences for one's interest Verb
kendi namına
in propria persona
kendi namına hareket etmek
to act in one's own name Verb
kendi ne acıma
self-pity
kendi ne güvenen
self-assured
kendi ne hâkim olma
self-check
kendi olmak
to be yourself Verb
kendi önemini abartmak
to overestimate one's own importance Verb
kendi özgür iradesiyle
of one's own will
kendi parası
own money
kendi parası
own funds
kendi parası olmak
to have money of one's own Verb
kendi patenti
independent patent
kendi rekoru
personal best Noun
kendi riski
own risk
kendi rızası ile
of his own accord
kendi rızasıyla
voluntarily Adverb
kendi rızasıyla
of your own accord Adverb
kendi rızasıyla
of one's own accord
kendi şartlarıyla
on his own terms
kendi savunmasını kendi yapmak
to conduct one's own defence defense Verb
kendi savunmasını kendi yapmak
to conduct one's own defensive Verb
kendi sınırlarını bilmek
to know the length of one's foot Verb
kendi siparişi
own order
kendi sorusuna hemen kendi yanıt verme
sermocination
kendi tanığı
friendly witness
kendi tarafına kazanmak
to win over Verb
kendi tarafından tahakkuk ettirilmiş
self-assessed
kendi tüketimi
own consumption
kendi üretimi
own production
kendi varken
in sb's hearing
kendi yıkımına koşmak
to rush to one's own destruction Verb
kendi yoluna gitmek
to go one's way Verb
kendi yolunu kendi çizmek
to go it alone Verb
kendi yuvası
own home Noun
kendi, öz
own
(ticaret) kendi hesabına
trade for own account
birşeyi kendi kendine anlamak
to work something out for yourself Verb
birşeyi kendi kendine çözmek
to work something out for yourself Verb
işe kendi el atmak
to take a hand in the work oneself Verb
işi kendi işi saymak
to make it one's business Verb
işten kendi isteğiyle ayrılma
voluntary redundancy Noun
kamunun kendi geleceğini kendi saptaması
self-determination
kişinin kendi zihninde oluşan
intrapersonal
parayı kendi için kullanmak
to funnel funds to one's own use Verb
yalnız kendi çıkarını düşünen
self-seeking
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Kişinin öz varlığı, zâtı
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.