kimsenin

Turkish-English Phrases

görüşmede bulunan kimsenin
quota sampling
kimsenin boyunduruğu altına girmemek
to wear no man's collar Verb
kimsenin eşlik etmemesini şart koştu
he made the condition that no one should accompany him
kimsenin talep etmediği miras
estate in abeyance
kimsenin yardımı olmadan
off one's own bat
abartma ! kimsenin inanmayacağı şeyler söyleme
get out of it
Aşil topuğu (bir kimsenin zayıf noktası
heel of achilles Noun
bir kimsenin adalet duygusunu zedelemek
to offend one's sense of justice Verb
bir kimsenin adının tasdiki
certification of a man's name Noun
bir kimsenin bakmakla mükellef olduğu şahıs
dependant person
bir kimsenin bakmakla yükümlü olduğu şahıs
dependent
bir kimsenin beğendiği ve beğenmediği şeyler
likes and dislikes Noun
bir kimsenin belirlenen bir yerde günlük çalışma süresi
one's daily tour of duty Noun
bir kimsenin birden çok oy hakkı olması
plural vote
bir kimsenin burnu dibinde yer almak
to go on under one's nose Verb
bir kimsenin bütün mamelekini oluşturmak
to constitute sb's entire estate Verb
bir kimsenin bütün mâmelekini oluşturmak
to constitute sb's entire estate Verb
bir kimsenin bütün masraflarını üstlenmek
to carry all expenses for sb Verb
bir kimsenin çanına ot tıkmak
to put a spoke in sb's wheel Verb
bir kimsenin doğduğu memleket
one's native soil
bir kimsenin durduğu yer
stand
bir kimsenin eğitimindeki eksiklik
gap in one's knowledge
bir kimsenin elinde bulunmayan
in acuse
bir kimsenin eline bakma
dependence
bir kimsenin eşyasına el koymak
to distrain upon sb's belongings Verb
bir kimsenin fiilen zilyedi olduğu menkul eşya
close in possession
bir kimsenin fikirlerini dinleyerek doğru yola girmek
to improve on sb's ideas Verb
bir kimsenin geçmişi
one's past
bir kimsenin giysilerinin tümü
wardrobe
bir kimsenin gücünün en yüksek noktasında
in one's ascendance
bir kimsenin güvendiği tek ümit olmak
to be sb's sole trust Verb
bir kimsenin hakkı olan ayrıcalık
perquisite
bir kimsenin hanesinin dokunulmazlığı
privacy of one's house
bir kimsenin hayatındaki belli başlı olaylar
principal events in sb's life Noun
bir kimsenin hiçbir şekilde evlenmesine izin vermeyen mâni
absolute impediment
bir kimsenin içini dışını bilmek
to know someone in and out Verb
bir kimsenin idraki ötesinde olmak
to be beyond sb's grasp Verb
bir kimsenin imkânları dahilinde
according to one's means
bir kimsenin işgal ettiği makamın saygınlığını bozmak
to abase the dignity of one's office Verb
bir kimsenin işini veya planını geriye bırakmak
to sidetrack sb Verb
bir kimsenin işinin büyük kısmı
bulk of one's business
bir kimsenin itibarı hakkında toplanan istihbarat raporu
credit report
bir kimsenin kalan ömrünün tahmini
anticipation of life Noun
bir kimsenin kanunen bakmakla yükümlü olduğu kimse
legal dependent
bir kimsenin karakterini takdir etmek
to estimate a character Verb
bir kimsenin karakterinin takdiri
estimate of a person's character Noun
bir kimsenin kendi el yazısı
autograph
bir kimsenin kendi lehindeki beyanları
self-service declaration Noun
bir kimsenin kendisini belirli fikir veya partiye adaması
particularism
bir kimsenin kötü niyetine engel olmak
to spike sb's guns Verb
bir kimsenin kusurlarını açığa vurmak
to denounce Verb
bir kimsenin memleketi
home town
bir kimsenin merakla takip ettiği konu veya iş
hobby horse
bir kimsenin mesleğinin bir aşaması
phase of a man's career
bir kimsenin meslek hayatındaki ilk adımlar
first steps in one's career Noun
bir kimsenin meşru hakkını kullanmasını engellemek
to disturb someone in the lawful enjoyment of a right Verb
bir kimsenin miras yolu ile sahip olduğu
estate in fee-tail
bir kimsenin miras yolu ile sahip olduğu
estate in tail
bir kimsenin öğrenim süresince ilerleme kaydetmediği dönem
plateau
bir kimsenin özel hayatı
private life
bir kimsenin özel yaşamına karışma
intrusion of sb's privacy
bir kimsenin sahibi olduğu menkul mal
chose in possession
bir kimsenin şahsi eşyalarına el koymak
to seize sb's personal effects Verb
bir kimsenin şahsi hürriyetini kanunsuz olarak kısıtlama
false imprisonment
bir kimsenin şahsi meziyetlerine sermaye yatırmak
to capitalize on one's personality assets Verb
bir kimsenin tam beğendiği şey olmak
to be sb's cup of tea Verb
bir kimsenin taşınmazına kanunsuz olarak tecavüz
breach of close
bir kimsenin ticari faaliyetlerinin toplandığı yer
(centre ,)
bir kimsenin toplam tahvilleri
portfolio Noun
bir kimsenin ufku ötesinde olmak
to be beyond sb's compass Verb
bir kimsenin üstünü aramak
to pat down someone Verb
bir kimsenin üstünü aramak
to search someone Verb
bir kimsenin üstünü aramak
to frisk someone Verb
bir kimsenin üzerine varmak
to bombard Verb
bir kimsenin uzun saçları
mane Noun
bir kimsenin veya kuruluşun mali işlerini yönetmek
to finance Verb
bir kimsenin yakınları
people Noun
bir kimsenin yakınları
legal dependent Noun
bir kimsenin yarattığı tedirginlikten dolayı bir kişinin
self-help enterprise
bir kimsenin yeteneğini denemek
to put someone through his paces Verb
bir kimsenin yüzüne karşı bağırmak
to shout at Verb
bir kimsenin zayıf tarafı
soft spot
bir kimsenin zevkleri
likes and dislikes Noun
bir şeyi bir kimsenin alacağına geçirmek
to put someone off Verb
birini bir kimsenin bakımına terk etmek
to commit someone to the care of sb Verb
bitmiş varsayılan ya da bir kimsenin anlayışını aşan bir şey
closed book
bürosu kendi evinde olan kimsenin vergiden düşeceği muafiyet
office-at-home deduction
çevresine uyum göstermeyen kimsenin durumu
maladjusted
çoğu kimsenin gözünde
in the estimation for most people
gerçekte var olmayan bir kimsenin adı olması
fictitious payee
ilgili bir kimsenin ilgili makamlara
enter a caveat
mahkemenin bir kimsenin ölmüş olduğuna karar vermesi
declaration of death Noun
mirasçı sız ölen kimsenin mallarının devlete intikali
escheat
namevcut bir kimsenin temsilcisi
curator absentis
namevcut bir kimsenin temsilcisi
curator for an absent person
ölen bir kimsenin hesabındaki bakiye
dead account
ölmüş bir kimsenin şahsi temsilcisinin
appropriate to a debt
orta derecede dikkatli bir kimsenin sarf edeceği ihtimam
adequate care
özel yolculuk eden kimsenin eşyalarının sigortası
personal floater Noun
sabıkalı bir kimsenin yeniden suç işleme eğilimi
recidivism
sabıkalı kimsenin yeniden suç işleme eğilimi
recidivism
sağ bir kimsenin hayali
fetch
sorumlu olmayan bir kimsenin görüşü
sideline
tek amacı zengin olmak olan kimsenin ele geçirdiği para
filthy lucre
ya da hiç kimsenin satın almamasından ötürü
bull stale bull
yüksek bir kimsenin yaptığı ufak yardım
widow's mite
Turkish-English phrases from Zargan's own database