kolay

Turkish-English Translation

  1. Adverb easily
  2. smooth
  3. convenient
  4. easy
  5. crisp
  6. effortless
  7. painless
  8. facile
  9. Adjective promiscuous
  10. ready
  11. cushy
  12. jammy
  13. straight up and down
  14. walk in
  15. simple
  16. unlabo(u)red
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

(kumaş , giysi) bakımı kolay
easy- care
anlaması kolay
easy to understand
anlaşılması kolay
obvious Adjective
anlaşılması kolay
straightforward
bakımı kolay
(clothes , dresses) easy-care
çocuk oyuncağı kadar kolay
as easy as shelling peas
çok kolay
as easy as winking
daha kolay
easier
erişilmesi kolay
easy of access
huzuruna çıkılması kolay
easy of access
kanıtlanması kolay
open and shut
kullanılması kolay
easy to use
kullanımı kolay
user-friendly Adjective
okunması kolay
readable
pek kolay
foolproof
savunması kolay
tenable
sindirimi kolay
easy of digestion
temizlenmesi kolay
easy clean
temizlenmesi kolay
easy-clean
ulaşılması kolay
easy of access
ulaşılması kolay
easy to reach
yapması vs kolay
easy meat
yemesi kolay
easy game
yiyip yutması kolay
easy game
kolay aldanan
credulous Adjective
kolay aldanır
gullible
kolay aldanmaz
up to snuff
kolay ambalajlamak
to pack easily Verb
kolay anlaşılan
perspicuous
kolay anlaşılan bir insan
open book
kolay anlaşılır
apparent
kolay anlaşılır
lucid
kolay anlaşılır
simple
kolay anlaşılır
luminous Adjective
kolay âşık olan
susceptible
kolay atlatmak
to get off lightly Verb
kolay başarı sağlamak
to win hands down Verb
kolay başarılan iş
waltz
kolay bir iş
kid's stuff
kolay bozulabilecek mallar trafiği
perishables traffic
kolay bozulabilen
perishability
kolay bozulabilen mallar
perishable goods Noun
kolay bozulabilir
perishable
kolay bozulabilir mallar trafiği
perishable traffic
kolay bozulabilir nitelikte
of perishable nature
kolay bozulabilme
perishableness
kolay bozulan mallar
highly perishable products Noun
kolay bozulan tüketim malları
perishable consumer goods Noun
kolay bozulur
frail
kolay bozulur mallar
perishable goods Noun
kolay bulmak
to find an easy way to do sth Verb
kolay bulunmaz
elusive
kolay bulunur
accessible
kolay çözüm yolunu seçmek
to follow the lob of least resistance Verb
kolay da
handy
kolay da
within easy reach
kolay değişen planlar
fluid plans Noun
kolay dillendirilmek
to trip off the tongue Verb
kolay elde edilen kâr
easy pims
kolay elde edilen kâr
easy profit
kolay elde edilen para
(Br) money for jam
kolay elde edilen para
money for jam
kolay elde edilen zafer
easy victory
kolay ele geçen
convenient
kolay erişim
accessibility Noun
kolay etkilenebilirlik
malleability Noun
kolay etkilenen
tender
kolay etkilenen
suggestible Adjective
kolay etkilenilen yaşta
of tender age
kolay etkilenir
waxy
kolay etkilenme
malleability Noun
kolay etkilenme
susceptibility Noun
kolay etkilenmez
immovable
kolay fark edilmeyen
inconspicuous Adjective
kolay geçilen
porous Adjective
kolay geçinilir kimse
to be quite possible people
kolay gele
hope it goes smoothly
kolay gelsin
more power to your elbow !
kolay girilen
porous Adjective
kolay görev
breeze
kolay görmek
to think nothing of Verb
kolay görülmeyen
inconspicuous Adjective
kolay hedef
soft target
kolay hedef
low-hanging fruit Noun
kolay heyecanlanırlık
excitability Noun
kolay heyecanlanmak
to steam easily Verb
kolay heyecanlanmayan
phlegmatic
kolay idrak edilir
apparent
kolay ifade-i meramda bulunmak
to express oneself with ease Verb
kolay ilişki kurulabilme
accessibility Noun
kolay inanırlık
credulity Noun
kolay iş
piece of cake
kolay iş
cakewalk
kolay iş
as easy as ruling off a log
kolay iş
plain sailing
kolay iş
one gallus
kolay iş
a thumb's breadth
kolay iş
easy proposition
kolay iş
meat
kolay işlenemez
refractory
kolay işlenir
tractable
kolay kanan
simple minded
kolay kandırılabilir
pliable
kolay kazanç kaynağı
milch cow
kolay kazanılan at yarışı
walkover
kolay kazanılan para
fast buck
kolay kazanılmış
light- earned
kolay kazanılmış başarı
walkaway
kolay kırılır
frail
kolay kırılır
fragile
kolay kırılır
delicate
kolay kolay değişmez
entrenched
kolay kolay geçmemek
to linger Verb
kolay kolay hüküm verememek
to be difficult to place Verb
kolay kolay para ödemeyen makam
default authority
kolay kullanım
usability Noun
kolay kullanım sınaması
usability test Information Technology
kolay lekelemek
to spot easily Verb
kolay lekelenmek
to stain easily Verb
kolay lokma
low-hanging fruit Noun
kolay öfkelenen
testy Adjective
kolay öfkelenir
irascible
kolay okunan
self-reading
kolay okunan sıradan kitaplar
light reading
kolay para
easy money
kolay para kazanmak
to ride the gravy Verb
kolay para ödemeyen
delinquent customer
kolay sağlanan kâr
easy profit
kolay şartlar
easy terms Noun
kolay satılabilir hale getirmek
to readily marketable stables Verb
kolay satılır
easily disposed
kolay satılmak
to meet with a (ready) sale Verb
kolay satılmak
to find a ready sale Verb
kolay satılmayan mallar
items hard to get rid off Noun
kolay satış
ready sale
kolay satmak
to sell readily Verb
kolay şekil verilebilirlik
malleability Noun
kolay şey
pie
kolay sinirlenen
spiky
kolay sinirlenmez
not easily disconcerted
kolay sönen kireç
fat lime
kolay soru
no-brainer Noun
kolay söylenmek
to trip off the tongue Verb
kolay tahmin edilemez
invisible
kolay tahriş olan
irritable
kolay takılan
easy fitting-
kolay ulaşım
accessibility Noun
kolay ve hoş iş
snap
kolay yaklaşılabilir
easy of approach
kolay yazmak
to have a facile pen Verb
kolay yazmak
to have facile pen Verb
kolay yenmek
to walk over Verb
kolay yöntem
handy way
kolay yutulabilen hap
capsule
kolay zafer kazanmak
to walk over the course Verb
(madde) kolay kızdırılır
inflammable
aldatması kolay kişi
pushover
başarılması çok kolay iş
piece of cake
bir şeye kolay katlanmak
to bear something lightly Verb
birşeyi kolay hale getirmek
to make something easy Verb
birşeyi kolay kılmak
to make something easy Verb
cebinden kolay kolay para çıkmayan müşteri
negligent customer
çözülmesi kolay ip
string easy to untie
daha kolay ödeme yolu
easier way to pay
daha kolay zamanlarla birlikte
worst moment concept
elde etmesi , yapması vs . kolay kolay
easy meat
en kolay yol
line of least resistance
geçinilmesi kolay kişi
easy person to get on with
geçinilmesi kolay olmak
to be easy get on with Verb
geçinilmesi kolay olmak
to be easy to get on with Verb
hatırda kolay kalan
catchy
inanılması kolay olma
easiness of belief
işleri kolay yanından almak
to take matters away Verb
işleri kolay yanından almak
to take matters easy Verb
maymuncukla kolay kolay açılmayan emniyetli kilit
safety lock
partisini kolay değiştiren
floater
Sana kolay gelsin!
You're on your own! Sentence
şekli kolay değişen
fluid
sevindirmesi kolay olmak
to be easily pleased Verb
Söylemesi kolay.
Easier said than done.
yapılması kolay bir iş
child's play
yapılması kolay iş
pushover
yapması kolay iş
doddle (konuşma dili)
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Zahmetsizce, sıkıntı ... güçlüğü olmayan
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.