kolayca

Turkish-English Translation

  1. Adverb simply
  2. Adverb easily
  3. Adverb readily
  4. lightly
  5. Adverb freely
  6. Adverb smoothly
  7. Adverb comfortably
  8. Adverb conveniently
  9. easy
  10. slick
  11. Adverb fluently
  12. swimmingly
  13. soon
  14. off the reel
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

takıntısız ve kolayca
like clockwork
kolayca ağızdan çıkmak
to trip off the tongue Verb
kolayca akmayan
viscous Adjective
kolayca aldatılan kişi
fallguy
kolayca alev alan
inflammable Adjective, Chemical Substances
kolayca anlaşılan
direct
kolayca anlaşılır dil
straightforward language
kolayca anlaşılmayan
involved
kolayca başarmak
to waltz through Verb
kolayca bozulabilen mallar
goods which perish Noun
kolayca cevap vermek
to answer in an easy manner Verb
kolayca dengesini bozmayan
equable
kolayca eğilip bükülür
lithe
kolayca etki altında kalan
suggestible Adjective
kolayca etki edilebilir
malleable
kolayca etkilenen
impressionable
kolayca fark edilmeyen
unobstructed
kolayca galip gelmek
to have play Verb
kolayca gıdıklanan
ticklish
kolayca giyilip çıkarılan (giysi)
slip on
kolayca görünür
conspicuous Adjective
kolayca günah işleyebilir
frail
kolayca hasar görebilir
damageable
kolayca hatırlanan
memorable
kolayca heyecanlanan
flammable
kolayca heyecanlanan
excitable
kolayca hislerine kapılan kişi
creature of impulse
kolayca ikna edilebilen kişi
soft touch
kolayca incinebilen
hypersensitive
kolayca incinen
thin skinned
kolayca kanan
naive
kolayca kanan
wide eyed
kolayca kazanılan kâr
gravy
kolayca kazanmak
to walk off with Verb
kolayca kazanmak
to win in a canter Verb
kolayca kazanmak
to waltz off with Verb
kolayca kazanmak
to romp Verb
kolayca kazanmak
to walk it Verb
kolayca öfkelenen
peppery
kolayca paraya çevrilebilir aktifler
quick assets Noun
kolayca paraya çevrilebilir değerler
liquid assets Noun
kolayca paraya çevrilmeyen varlıklar
slow assets Noun
kolayca şekil alabilme
ductility Noun
kolayca şekle sokulabilme
ductility Noun
kolayca sinirlenme
volatility Noun
kolayca sömürülen
patsy
kolayca söylenen
glib
kolayca uyarılma
excitability Noun
kolayca ve teklifsizce hareket etmek
to breeze Verb
kolayca yapılan bir şey
cinch
kolayca yazmak
to write off Verb
kolayca yenilebilen veya etkilenebilen kişi
meat
kolayca yenmek
to mop the floor with Verb
kolayca yenmek
to knock spots off Verb
kolayca yerinde tutulamayan
unruly
kolayca yırtılıp çıkarılabilecek şekilde tasarlanmış
tear-out Adjective
kolayca zarar görebilen
vulnerable Adjective
birine kolayca yenik düşmek
to be an easy prey to sb Verb
birini kolayca alt etmek
to beat someone hollow Verb
birini kolayca alt etmek
to take someone apart Verb
birini kolayca alt etmek
to blow away someone Verb
birini kolayca mağlup etmek
to beat someone hollow Verb
birini kolayca saf dışı bırakmak
to blow away someone Verb
birini kolayca yenmek
to take someone apart Verb
gayri menkulün kolayca satılabileceğini ifade eden deyim
creampuff sale
hızla ve kolayca çıkmak ve inmek
to shin Verb
kendisinden kolayca para koparılan kimse
touch
kişiden kişiye kolayca geçen
infectious Adjective
kişiden kişiye kolayca geçen
contagious Adjective
lavabo gibi kolayca sökülüp götürülebilen şeyler
appointments Noun
malların çabuk ve kolayca satılabildiği piyasa
ready market
nakit veya nakde kolayca dönüştürülebilir olanaklar
current funds Noun
sahnede aktörün seyircilerce kolayca işitilen fısıltısı
stage whisper
sert ama kolayca kırılabilir
brittle
sınavını kolayca başarmak
to romp through one's examinations Verb
trafiği kolayca açmak
to cream off traffic Verb
yolcular için yol kenarlarındaki kolayca tanınabilir telefon
roadside emergency telephone
Turkish-English phrases from Zargan's own database