kriz

Turkish-English Translation

  1. attack
  2. fit
  3. crisis
  4. conjuncture
  5. Politics-Intl. Relations danger zone bonus
  6. spell
  7. fit of hysteries
  8. ictus
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

akaryakıt krizi
fuel crisis
ani ve şiddetli gelen cinnet krizi
brain storm
banka krizi
bank crisis
banka krizi
banking crisis
bankacılık krizi
banking crisis
borsa krizi
stock-market crash
çelik krizi
steel recession
çelik krizi
steel crisis
depresyon krizi
spell of depression
döviz krizi
foreign exchange crisis
döviz krizi
foreign-exchange crisis
döviz krizi
currency crisis Noun, Economics
döviz kuru krizi
currency crisis Noun, Economics
dünya ekonomik krizi
world recession
dünya ekonomik krizi
world- economic crisis
dünya ekonomik krizi
world depression
dünya ekonomik krizi
world slump
ekonomi krizi
economic wrench
enerji krizi
energy crisis
fiyat krizi
price crisis
içki krizi
jingjams
inşaat piyasası krizi
building slump
iş krizi
trade depression
iş krizi
trade crisis
işletme krizi
operation crisis
işletme krizi
operations crisis
kalp krizi
heart attack Noun, Medicine
kalp krizi
myocardial infarction Noun, Medicine
konut krizi
housing crisis
krize müdahale
crisis intervention Noun, Psychiatry
kur krizi
currency crisis Noun, Economics
likidite krizi
liquidity crisis Noun, Banking
ödemeler dengesi krizi
balance of payments crisis
para krizi
dislocated exchange
para krizi
currency crisis
para krizi
money crisis
para krizi
monetary crisis
petrol krizi
oil crisis
satış krizi
sales crisis
sinir krizi
crackup
sinir krizi
nervous attack
sinir krizi
breakdown
sinir krizi
nervous breakdown
sinir krizi
nervous depression
sterlin krizi
sterling crisis
tekstil sanayii krizi
textile slump
yazarın yaratıcılık krizi
writer's block Noun
yeni bir enflasyon krizi
a new bout of inflation
yiyecek maddeleri krizi
nutritional crisis
yoksunluk krizi
delirium tremens Noun, Medicine
yönetici krizi
crisis of leadership
adrenal kriz
adrenal crisis Noun, Medicine
borsa da kriz
stock market slump
borsada kriz
stock market slump
büyük ekonomik kriz
full-fledged recession
büyük ekonomik kriz
to be in a deep recession
deflasyona neden olan kriz
deflationary crisis
ekonomik kriz
economic crisis Noun, Economics
iktisadi kriz
downdrag
iş hayatındaki kriz
business depression
küçük ekonomik kriz
mini- recession
mali kriz
financial crisis
mali kriz
financial disaster
mali kriz
black friday
politik kriz
political crisis Noun, Politics-Intl. Relations
sanayide kriz
industry slump
sanayii de kriz
industry slump
savaş sonrası ekonomik kriz
postwar recession
siyasi kriz
political crisis Noun, Politics-Intl. Relations
süren kriz
continuing crisis
ticaret hayatında kriz
business depression
ticari kriz
trade depression
ticari kriz
commercial crisis
ticari kriz
trade recession
kriz ...
crisic
kriz bölgesi
trouble area
kriz çözümü
crisis solution
kriz dalgası
wave of depression Noun
kriz dönemi
depression period
kriz dönemi
depression era
kriz dönemi
period of depression
kriz durumu
crisis situation
kriz durumuna gelmek
to come to the crunch Verb
kriz eşiğinde olmak
to be on the brink of a crisis Verb
kriz fırsatçılığı
price gouging Noun, Economics
kriz geçirmek
to go through a crisis Verb
kriz geçirmeye eğilimlilik
proneness to crisis
kriz halindeki sanayiler
depressed industries Noun
kriz içinde bulunan sanayiler
crisis ridden industries Noun
kriz içindeki ekonomi
depressed economy
kriz içindeki sanayi
depressed industry
kriz karteli
crisis cartel Noun, Competition Law
kriz masası
emergency management unit Noun
kriz merkezi
crisis centre Noun
kriz müdahalesi
crisis intervention Noun, Psychiatry
kriz noktasına ulaşmak
to draw to a head Verb
kriz sırası
juncture
kriz yılı
depression year
kriz yılı
year of recession
kriz yılı
recession year
kriz yönetimi
crisis management
kriz yönetimi
crisis management Noun
kriz zamanı
time of crisis
Kriz Zamanlarında Bilgi Edinme ve İfade Özgürlüğünün Korunması Konusunda Kılavuz İlkeleri
Guidelines on Protecting Freedom of Expression and Information in Times of Crisis Proper Name, Law
(piyasanın) kriz içinde olmak
to be deep in depression Verb
bir kriz döneminden geçmek
to pass through a crisis Verb
bir kriz durumunda başvurulan bankalar grubu
money pool
bir kriz esnasında intihar etmek
to commit suicide during a fit of depression Verb
borsada kriz durumu
rally juncture
ekonomik bakımdan kriz yılı
economically depressing year
ekonomik kriz dalgası
wave of depression Noun
ekonomik kriz dönemi
stage of recession
ekonomik kriz esnasında fiyatlar düşmek
to slump in the recession Verb
ekonomik kriz süresi
period of recession
ekonomik kriz yüzünden doğan işsizlik
recession unemployment
ekonomik kriz yüzünden işten çıkarma
recession layoffs
ekonomik kriz zamanı
recession times
ekonomik kriz zamanı
time of depression
iş hayatında kriz devresi
business depression
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Olayların güç ve tehlikeli bir durum ... doğan genel sıkıntı, buhran
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.