kucuk

Turkish-English Phrases

çok küçük
minuscule
çok küçük
tiddling
çok küçük
midget
çok küçük
faint
çok küçük
pint sized
çok küçük
microscopic
çok küçük
weeny
daha küçük
lesser
daha küçük
smaller
daha küçük
minor
en küçük
minimal
küçük
small-minded
küçük
minor Information Technology
küçük
dinky
küçük
petty
küçük
small
küçük
minimal
küçük
petit
küçük
microcomputer
küçük
currant
küçük
young
küçük
puisne
küçük
way station
küçük
subordinate
küçük
beady
küçük
micro
küçük
miniature
küçük
small scale
küçük
runabout
küçük
camarilla
küçük
low-ranking
küçük
mini- supercomputer
küçük
little
küçük
piddling
küçük
pimping
küçük
Pygmy
küçük
fractional
küçük
fresh-water
küçük
insignificant
küçük
jerkwater
küçük
low
küçük
minuscule
küçük ad
first name
küçük adam
manikin
küçük araba
baby car
küçük araba
compact car
küçük araba
cycle car
küçük artıklar
vestige
küçük avarya
particular average
küçük avarya
partial average
küçük avarya
simple average
küçük ayı
Ursa minor
küçük bar
bistro
küçük bostan
cottage allotment
küçük burjuva
(Fr.) petit bourgeois
küçük burjuvalık
(Fr.) petit e bourgeoisie
küçük çapta
small scale
küçük çapta
on a small-scale
küçük çiftçi
smallholder
küçük çiftçi
small holder
küçük çiftçi
dirt farmer
küçük çiftçi
small farmer
küçük çiftçi
petty farmer
küçük çiftçi
ranchero
küçük çiftçi
crofter
küçük çiftlik
croft
küçük çiftlik
holding
küçük cihaz
gimmick
küçük çocuk
infant
küçük çocuk
tyke tike
küçük çocuklar
small fry
küçük çocuklar
small children
küçük çocuklar
tinies Noun
küçük çoğunluk
small majority
küçük davalar
petty cause
küçük değişiklikler
small change
küçük demet
fascicle
küçük dükkân
wretched little hole
küçük dürbün
spyglass
küçük düşme
abasement Noun
küçük düşme
disparagement Noun
küçük düşmek
to be humiliated Verb
küçük düşürme
humiliation Noun
küçük düşürme
degradation Noun
küçük düşürmek
to depreciate Verb
küçük düşürmek
to abase Verb
küçük düşürmek
to humiliate Verb
küçük düşürücü
defamatory
küçük düşürücü
pejorative
küçük düşürücü
injurious Adjective
küçük esnaf
petty dealer
küçük ev
cottage
küçük fark
nuance
küçük fasıl
intermezzo
küçük firma
small firm
küçük fiyat
mini- price
küçük flüt
piccolo
küçük gelir
small competency
küçük gören
scornful
küçük görme
contempt
küçük göstermek
to look younger than one is Verb
küçük hançer
stiletto
küçük hanım
signorina
küçük hapishane
little school
küçük harf
lower case
küçük harf
lowercase Information Technology
küçük harf
condensed c
küçük hata
slip up
küçük hırsız
smalltime thief
küçük hissedar
smallholder
küçük ilan
classified advertisement
küçük ilan
small ad
küçük ilan
small advertisement
küçük ilan
(US) small add
küçük ilanlar
smalls Noun
küçük ilanlar
want ads Noun
küçük ırmak
bourn
küçük işletme
splinter operation
küçük işletme
(US) small business
küçük işletme
small undertaking
küçük işletme
small business
küçük istihkâm
pillbox
küçük istisnalar
marginal exceptions Noun
küçük işyeri
hole in the wall
küçük iyileşme
mini- recovery
küçük kalkan
buckler Noun
küçük kamara
sleeping cabin
küçük karanfil
pink
küçük kent
small town
küçük kilise
chapel
küçük kitap
brochure
küçük kitapçık
carnet
küçük koli
small packet
küçük körfez
inlet
küçük körfez
cove
küçük körfez
bay
küçük körfez
creek
küçük koru
grove
küçük köy
hamlet
küçük kredi
sinking-funds loan
küçük kredi
small loan
küçük küçük parçalar halinde
in c o ds
küçük külhanbeyi
guttersnipe
küçük kupürler
small denominations Noun
küçük kurul
select committee
küçük kurul
small committee
küçük kurum
small establishment
küçük kusur
peccadillo Noun
küçük kutu
casket
küçük limonluk
garden- frame
küçük memur
minor official
küçük memur
inferior officer
küçük memur
clerical officer
küçük memurluk
clerical occupation
küçük mevduat
small deposits
küçük meyhane
rum hole
küçük miktar
quantulum
küçük miktarlarda
penny members
küçük motorbot
runabout
küçük motosiklet
scooter
küçük mutfak
kitchenette
küçük nüfus
small population
küçük oda
den
küçük oda
closet
küçük olan
under age
küçük olmak
to be in one's nonage Verb
küçük otomobil
small car
küçük otomobil
mini- car
küçük parti
small party
küçük perakendeci
small retailer
küçük revolver
pocket pistol
küçük risale
leaflet
küçük sanatkâr
artisan
küçük sandal
dinghy
küçük şehir
small town
küçük şehir
whistle stop
küçük şehir
central city
küçük serpinti
sprinkling
küçük sınav
quiz
küçük sınıf
lower form
küçük şube
branchlet
küçük tamirat
minor repairs
küçük tasarruf
pismirism
küçük testi
cruse
küçük ticarethane
small infant business
küçük tiyatro
little theatre
küçük tüccar
small tradesman
küçük tüccar
petty trader
küçük tüccar
small trader
küçük vapur
longboat
küçük veranda
stoop
küçük yalan
fib
küçük yanlış
slight mistake
küçük yaprak
leaflet
küçük yaşlarda
at a young age Adverb
küçük yastık
pad
küçük yatırımcılar
small investors Noun, Banking
küçük yumru
nodule
yaşça küçük
nonaged
Turkish-English phrases from Zargan's own database

küçük
Ölçüleri bakımından aynı cinsteki benzerlerinden daha ... ve daha ufak olan