müsaade

Turkish-English Translation

  1. go
  2. permission
  3. certificate
  4. allowance
  5. excuse
  6. leave
  7. liberty
  8. grace
  9. dismissal
  10. courtesy
  11. license
  12. permit
  13. authorization
  14. toleration
  15. privilege
  16. go ahead
  17. letter of grant
  18. green light
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

(askerlik) iş seyahati müsaadesi
travel pass Noun
ambar çıkış müsaadesi
warehouse keeper's order Noun
av müsaadesi
hunting permit Noun
avlanma müsaadesi
shooting license Noun
ayar müsaadesi
remedy of fineness Noun
banka müsaadesi
bank charter Noun
çalışma müsaadesi
leaving certificate Noun
devlet müsaadesi
government clearance Noun
dışarı çıkma müsaadesi
leave to go out Noun
gümrük müsaadesi
customhouse permit Noun
gümrük müsaadesi
permit of transit Noun
hava trafik uçuş müsaadesi
air traffic clearance Noun
ibra müsaadesi
discharging permit Noun
ihracat müsaadesi
export permit Noun
ihracat müsaadesi
export authorization Noun
iş seyahati müsaadesi
(mil) travel pass Noun
iskân müsaadesi
certificate of occupancy Noun, Construction
ithal müsaadesi
permit of import Noun
ithal müsaadesi
import permit Noun
kambiyo müsaadesi
exchange authorization Noun
karaya çıkma müsaadesi
leave to land Noun
kayıt müsaadesi
recording consent Noun
kayıt müsaadesi
(US) recording consent Noun
kuruluş müsaadesi
corporation charter Noun
oturma müsaadesi
domiciliary permit Noun
oturma müsaadesi
staying permit Noun
oturma müsaadesi
permit of residence Noun
satın alma müsaadesi
purchase permit Noun
satış müsaadesi
sales permit Noun
seyahat müsaadesi
travel permit Noun
şirket müsaadesi
corporation licence Noun
temyiz müsaadesi
leave to appeal Noun
ticaret yapma müsaadesi
trading licence Noun
uçuş müsaadesi
clearance Noun
uluslararası transit yolculuk müsaadesi
international travelling pass Noun
yaklaşma müsaadesi
approach clearance Noun
yükleme müsaadesi
loading permit Noun
zaman zaman içki satabilme müsaadesi
occasional licence Noun
açık müsaade
express consent
açık müsaade
express permission
alacaklılar tarafından aciz halinde borçluya verilen müsaade
letter of licence
ön müsaade
preliminary authorisation
resmi müsaade
official authorization
sarih müsaade
express grant
sarih müsaade
express consent
sarih müsaade
express permission
yasak olan bir şeyi yapmaya müsaade
dispensation
yeniden müsaade
readmittance
yeniden müsaade
readmission
müsaade alınan süratte
on the peg
müsaade eden
premissive
müsaade eden
permissive
Müsaade ederseniz
Allow me Adverb
müsaade edilebilecek derecede
in an allowable degree
müsaade edilebilir
permissible
müsaade edilemez
impermissible
müsaade edilen ağırlıktan daha ağır gelen bagaj
overweight baggage
müsaade edilen askeri güç
authorized strength
müsaade edilen azami ağırlık
maximum total weight authorized
müsaade edilen hareket serbestliği
faithful grace
müsaade edilen hata veya fark derecesi
tolerance
müsaade edilen kaybı
permissive waste
müsaade edilen kurşun içeriği
permissible lead content
müsaade edilen sapma
allowed variation
müsaade edilen sapma payı
permissible deviation
müsaade edilen sürat
permissible speed
müsaade edilen yükseltilmiş masraflar
treble costs Noun
müsaade edilmeyen
unsanctioned
müsaade edilmeyen fiiller
civil wrongs Noun
müsaade edilmeyen yayım
undue publication
müsaade edilmiş sermaye
granted capital
müsaade edilmiştir
allowed
müsaade etmek
to let Verb
müsaade etmek
to allow Verb
müsaade etmek
to leave Verb
müsaade etmek
to consent Verb
müsaade etmek
to permit Verb
müsaade etmek
to authorize Verb
müsaade etmemek
to disallow Verb
müsaade ile
under license from
müsaade istemek
to take one's leave Verb
müsaade istemek
to take one's farewell Verb
müsaade mektubu
letter of grant
müsaade olunan basınç
allowable stress
müsaade olunan dalgalanma marjı
permissible margin of fluctuation
müsaade olunan doz
permissible dose
müsaade olunan hareket serbestliği
permissible clearance
müsaade olunmuş
permitted
müsaade tarihi
date of grant
müsaade vardır
allowed
müsaade veren şahıs
authorizing body
müsaade vermek
to grant a charter Verb
bir meblağın ödenmesine müsaade etmek
to authorize the payment of a sum Verb
bir meblağın ödenmesine müsaade etmek
to authroize the payment of a sum Verb
bir sahne oyununa müsaade etmek
to license a play Verb
bir şeyi satma müsaade olmak
to be licensed to sell sth Verb
bir vergi koymaya müsaade etmek
to authorize the levy of a tax Verb
birine bir şey için müsaade etmek
to allow someone sth Verb
birine bir şeyi müsaade etmek
to allow someone sth Verb
birine müsaade etmek
to authroize sb Verb
birine müsaade etmek
to authorize sb Verb
birine sözleşme imzalaması için müsaade vermek
to authorize someone to sign a contract Verb
birinin bir ticari işe iştirak etmesine müsaade etmek
to give someone a joint interest in an affair Verb
birinin fabrikayı gezmesine müsaade etmek
to let someone over the factory Verb
birinin kaprislerine müsaade etmek
to give way to sb's whims Verb
birşeye müsaade etmek
to consent to something Verb
borçlunun yükümlülüğünden feragat etmesine müsaade vermeden
non-liability clause
bütçem bugünlerde biftek almaya müsaade etmiyor
my budget won't run to steak nowadays
bütçesi müsaade edecek kadar olmak
to be within the reach of someone's pocket Verb
bütçesi müsaade etmemek
to be beyond one's purse Verb
çek hesabında müsaade edilen en az bakiye
free balance
dağıtılmasına müsaade edilmemiş kâr payı
unauthorized dividend
engellerin kalkmasına müsaade etmek
to let down the bars Verb
evlenmeye müsaade edilen kanuni yaş
legal age of consent to marriage
federal veraset vergisi hariç brüt müsaade edilen bütün mahsuplar düşüldükten sonraki değer
adjusting entries gross estate
geçmesine müsaade etmek
to let it pass Verb
girişe müsaade etmek
to admit Verb
girmesine müsaade edilmiş
admitted
gümrüksüz mal ithaline müsaade etmek
to grant duty-free importation Verb
hamilinin içeri girmesine müsaade edin
admit bearer
içki satışına müsaade edilen saatler
(Br) permitted hours Noun
içki satışına müsaade edilen saatler
permitted hours Noun
ihmalkârlık yüzünden yapılan müsaade edilmeyecek muamele
negligence in tort
ihracata oranla ithalata müsaade etmek
to allow imports in proportion to exports Verb
ihracına kanunen müsaade edilmiş
authorized bonds
jüriye çekilmesi için müsaade etme
dismission of a jury
kanun tasarısının reddedilmesine müsaade etmek
to jettison a bill Verb
kanunen müsaade edilen ücret tarifesi
lawful rate
kanunen müsaade olunan masraflar
legitimate costs Noun
kanunen müsaade olunmuş
permitted by law
kanuni kovuşturmaya müsaade etmek
to authorize legal proceedings Verb
kanuni takibata geçilmesine müsaade etmek
to authorize legal proceedings Verb
kanuni takibata müsaade etmek
to authorize legal proceedings Verb
menkul değerlerin satışına müsaade etmek
to authorize the sale of effects Verb
moratoryuma müsaade etmek
to grant a moratorium Verb
nazik müsaade nizle
with your kind permission
para ihracına müsaade etmek
to authorize the issue of money Verb
parlamentoda sözünün kesilmesine müsaade etmek
to give way Verb
röportaja müsaade etmek
to give out an interview Verb
samimileşmesine müsaade etmemek
to keep someone at arms's length Verb
şartlar müsaade ettiği takdirde
circumstances permitting
satılmasına müsaade edilen tıbbi müstahzarat
ethical products
sevkıyat için müsaade alınan süre
period allowed for carriage
soyulmaya müsaade etmek
to allow oneself to be fleece d Verb
söz üzerine tahliyesine müsaade edilmek
to be allowed out on parole Verb
sürastaryaya müsaade etmek
to allow a demurrage Verb
teknik olarak müsaade edilen
technically permissible Noun, Transport
temyize müsaade etmek
to grant leave to appeal Verb
usulüne uygun olarak müsaade alan şahıs
to be duly authorized
vergi koymaya müsaade etmek
to authroize the levy of a tax Verb
yanaşmasına müsaade etmemek
to clear the coast Verb
yapılmasına müsaade edilen masraflar
permissible expenses Noun
yazılı müsaade vermek
to authorize in writing Verb
'ye müsaade vardır
the law allows
yeniden müsaade etmek
to readmit Verb
yolun yalnız bir yanına müsaade edilen park
unilateral parking
zaman müsaade ettiği nispette
as time available
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. İzin
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.