make out

  1. (a) (çek, makbuz vb.) yazmak, yazıp bitirmek.
    He made out his application for university. (b)
    ispatlamak, kanıtlamak, ispat etmek.
    That makes you out most selfish. (c) anlamak, kavramak, manâ çıkarmak, farkına varmak.
    The boy had a hard time to make out the problem. (d) ima etmek, demek istemek, (anlamını) kastetmek, suçlamak, itham etmek, … yerine koymak.
    He made me out to be a liar: Beni yalancı yerine koydu/yalancılıkla suçladı. (e)
    k.d. başarmak, idare etmek.
    How are you making out in your new job? We must try to make out with what we have. (f)
    (argo) sevişmek, öpüşmek, cinsel ilişkide bulunmak, (g) farketmek, görmek, farkına varmak, (göz ile) seçmek.
    I can barely make out three ships near the horizon.
davasını başarıyla savunamamak Verb
davasını ispatlamak Verb
bir liste yapmak Verb
fatura çıkarmak Verb
konşimento düzenlemek Verb
kuvvetli deliller göstermek.
make out one's case: delillerini ortaya koymak, savunmak.
make
out a good case for (doing …): … (yapılması gerektiğini) kanıtlamak.
birine karşı suçlamada bulunmak Verb
(US) Br birine çek yazmak Verb
çek yazmak Verb
nakliye (hamule) senedi düzenlemek Verb
bir evrakı iki suret hazırlamak Verb
bir poliçe yazmak Verb
çıkarabilmek
bir el yazısını okuyabilmek Verb
el yazısını çıkarabilmek Verb
el yazısını okuyabilmek Verb
birine pasaport düzenlemek Verb
bordro yapmak Verb
bir yol işaretlemek Verb
tutuklama emri çıkarmak Verb
hesap çıkarmak Verb
bir yazı yazmak Verb
fatura kesmek Verb
fatura yazmak Verb
bir fatura hazırlamak Verb
siparişi hazırlamak Verb
parlak bir geleceği olmak Verb
boş senet yazmak Verb
blanko hazırlamak Verb
çok para kazanmak Verb
kendini olduğundan daha becerikli göstermek Verb
pasaport düzenlemek Verb
cezayı saptamak Verb
bilanço yapmak Verb
para sağlamak Verb
temin etmek Verb
hamiline yazmak Verb
birlikte geçinememek Verb
mesele haline getirmek Verb
sorun haline getirmek Verb
bir işten büyük para kazanmak Verb
bir işten iyi para kazanmak Verb
geçimini ondan çıkarmak Verb
geçiminıondan çıkarmak Verb
pireyi deve yapmak Verb
pireyi deve yapmak, fazlaca abartmak.
sinekten yağ çıkarmak Verb
bir şeyden kâr etmek Verb
kafasından hikâye uydurmak Verb
bir masrafı devlet bütçesinden ödemek Verb
(baskı) çıktı almak Verb
bir şeyden yararlanmak Verb
bir şeyden para kazanmak Verb
pireyi deve yapmak Verb
ev geçindirme parasından tırtıklamak Verb
anlam/mana çıkarmak, mana vermek.
birinin karakterini anlamak Verb
birinin karakterini çözmek Verb
birşeyi kafadan atmak Verb
birşeyi uydurmak Verb
Kötülükten iyilik gelmez.