kaptan yardımcısı, ikinci kaptan.
chief mate, chief officer, first officer, mate ile ayni anlama gelir.
Noun
checkmate ile ayni anlama gelir. (satrançta) mat.
The game ended with a checkmate. I can force (you into) checkmate in 6 moves.
eş, bir çiftin her bir teki.
I can't find the mate of theis glove/sock: Bu eldivenin/çorabın eşini bulamıyorum.
eş, zevç/zevce, refik(a), karı-kocadan her biri.
çiftleşen hayvanlardan herbiri, (hayvana) eş.
The zoo is looking for a mate for its female panda.
arkadaş, ortak, iş ortağı, kapı yoldaşı.
classmate: sınıf arkadaşı.
John and Bill were mate in the army: John ve Bill asker arkadşıydılar.
first mate ile ayni anlama gelir. (ticaret gemisinde) ikinci kaptan.
The mate gave an order to swab the decks.
Maritime Traffic
(gemide) subay vb. yardımcısı.
yamak, yardımcı.
plumber's mate.
eşlemek, eşini bulmak/yapmak, iki benzer şeyi bir araya getirmek.
(birbirine) uymak, uygun gelmek, geçmek.
gears that mate well.
eşlik/arkadaşlık/refakat etmek.
(satrançta) mat etmek, yenmek.
sözleri hareketlere uydurmak
Verb
kısa yolculuklar için kaptana verilen izinler
Noun
(a) aynı yarışa giren at, (b) eş-aday: aynı seçimde ikinci derecedeki göreve adaylığını koyan kimse.
(ticaret gemilerinde) üçüncü kaptan/zabit.