minor

English-Turkish Translation

  1. Noun, Civil Law küçük
  2. Noun, Education-Training yandal
  3. küçük, ufak, daha küçük, küçükçe.
    minor axis: (elipste) küçük eksen.
    a minor fault: küçük
    bir hata/kusur.
    Asia minor: Küçük Asya.
    He left most of his money to his sons, his daughter received only a minor share of his wealth.
    minor order: (Katolik kilisesinde) küçük ruhban sınıfı.
    minor party: küçük parti, temsilci sayısı hükümet politikasını etkilemeyecek kadar az olan parti.
  4. ikince derecede, tâli, önemsiz, küçük rütbeli (kimse).
    The young actress was given a minor part in
    the new play. a minor composer/poet. a minor wound.
  5. ergin olmayan, rüştünü ispat etmemiş (kimse). (bkz: major )

    . Smith minor    : küçük Smith,
    soyadları Smith olan iki kardeşin küçüğü.
  6. Music minör, yarım derece pest sese ait.
    minor key: minör anahtarı.
    minor mode: minör skalası/anahtarı.

    minor triad: küçük üçlü.
  7. (a) azınlık+, azınlığa ait, (b) ergin olmayanlara ait.
  8. tâli/yardımcı ders, öğrencilerin tâli öğrenim konuları (ile ilgili).
  9. Logic
    minor premise ile ayni anlama gelir. küçük önerme, suğra.
    minor term: küçük terim.
  10. (sporda) ikinci lig.
    the minors: ikinci lig maçları.
    minor league(r) ikinci lig (oyuncusu).
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

unaccompanied minors
refakatsiz küçükler Noun, International Law
abduct a minor
(kidnapping , US) rüştünü ispat etmemiş birini kaçırmak Verb
Asia Minor
Anadolu Noun, Place Names
Asia Minor
Küçük Asya Noun, Place Names
Asia Minor
Küçük Asya Proper Name, Place Names
delinquent minor
kanuna karşı gelen reşit olmayan kişi
neglected minor
ihmal edilen reşit olmayan küçük
Ursa minor
küçük ayı
minor accident
ufak kaza
minor amendment
küçük tadilat
minor change
ufak değişiklik
minor character
ikinci derecede rol oynayan kimse
minor coin
(US) ufak para (5 sent'lik
minor crime
ufak suç
minor defect
önemsiz kusur
minor defects
ufak kusurlar Noun
minor details
önemsiz ayrıntılar Noun
minor expenses
ufak masraflar Noun
minor fact
ikinci derecede delil
minor group
alt grup
minor hypocrisy
küçük nifak Noun, Religion-Faith
minor in
(üniversitede) ikinci branş olarak almak.
minor injuries
hafif yaralar Noun
minor injury
hafif yara
minor issue
tali konu
minor jihad
küçük cihad Noun, Religion-Faith
minor key
minör ton
minor loss
hafif hasar
minor offense
kabahat Noun
minor offense
hafif suç Noun, Law
minor official
küçük memur
minor operation
ufak ameliyat
minor planet
asteroid ile ayni anlama gelir. küçük gezegen/seyyare: Mars (Merih) ve Jupiter (Müşteri) arasında
yerleşmiş ve güneş etrafında dönen, çapları 1 km'den 773 km'ye kadar değişen binlerce gök cisminden biri.
minor point
tali husus
minor repairs
küçük tamirat
minor repairs
ufak tefek onarımlar Noun
minor shirk
küçük şirk Noun, Religion-Faith
minor subject
(US) yardımcı ders
minor war
küçük savaş
major and minor fault rule
gemilerin çarpışmasında ortak suç durumunda kimin daha çok kimin daha az kusuru olduğu kuralı
make an official entry of a minor offence
zabıt tutmak Verb
narcissism of minor differences
küçük farklılıkların narsisizmi Noun, Psychoanalysis
narcissism of minor similarities
küçük benzerliklerin narsisizmi Noun, Psychoanalysis
of minor interest
pek önemi olmayan
question of minor interest
ikinci derece önemi olan sorun
English-Turkish phrases from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

minör
minor
minör ton
minor key
Turkish-English phrases from Zargan's own database

minör
Batı mûsikîsinde ses dizisi bir tam, ... aralıktan meydana gelen dizi