misconduct

  1. kötü yönetim, fena idare, idaresizlik, beceriksizce yönetim.
  2. suiistimal, görevi kötüye kullanma.
    Because of his misconduct, the minister had to resign from the government.
  3. zina, gayrımeşru cinsel ilişki.
    He was found guilty of misconduct with his neighbor's wife.
  4. kötü hareket/davranış.
  5. kötü yönetmek, fena idare etmek.
    He has so misconducted his affairs that he's deep in debt.
  6. kötü davranmak, kötülük yapmak.
görgü kurallarına uymayacak biçimde hareket etmek Verb
(adalet mensupları) görevleri kötüye kullanmak Verb
kanunsuz hareket
kötü davraniş yüzünden işten çıkarma
kötü davranış yüzünden işten çıkarma
ağır suç
görevi kötüye kullanma
ağır suiistimal Noun, Law
(işçi) disipline aykırı davranışın tarihi
disipline aykırı hareket
görevini kötüye kullanma Noun, Law
görevi kötüye kullanma Noun, Law
görevin kötüye kullanılması Noun, Law
görevi kötüye kullanma
kötü tavrı ve hareketi yüzünden bir işçiyi rapor etmek Verb
yakışıksız davranışı için bir memuru şikâyet etmek Verb
ciddi ve kasti görevi kötüye kullanma
kaba ve dünyayı umursamayan davranış
kasıtlı kötü idare
kasıtlı kötü davranış
kasıtlı işlenen ağır suç
kasıtlı hareket
kasıtlı fiil Noun, Law
disiplinsiz davranış
görevi suiistimal
görevini kötüye kullanma Noun, Law
görevin kötüye kullanılması Noun, Law
görevi kötüye kullanma Noun, Law
idarede suiistimal
kiracının kötü hareketi
zina yapmak, birisiyle gayrımeşru cinsel ilişki kurmak, ahlâksızlık yapmak, ahlâksızca davranmak.