misery

Noun sefalet, mahrumiyet, meşakkat.
Some very poor people live in misery, without beauty or comfort around them.
Noun bahtsızlık, bedhahtlık, dert, bela, felaket, musibet, mutsuzluk, keder, ıstırap.
Her baby died and,
to add to her misery, her husband deserted her.
Noun ıstırap kaynağı, keder verici/acıklı şey.
The miseries of mankind.
Noun (a) ağrı.
a misery on my left side. (b) romatizma, (c)
gen.
miseries: eziyet, işkence,
yeis, fütur, umutsuzluk, kasvet, sıkıntı.

English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

make a parade of one's misery

sefaletini sergilemek Verb

be a picture of misery

sefaletin ta kendisi olmak Verb

destitution and misery

yokluk ve sefalet

live life of misery

sürünmek Verb

outcast misery

sürgünde geçirilen sefil hayat

put someone out of his misery

birini sefaletten kurtarmak Verb

misery index

enflasyon ve işsizlik oranlarına dayalı olarak hesaplanan

misery index

sefalet endeksi

misery index

bir toplumun içindeki ekonomik yoksulluk derecesininin istatistiksel ifadesi Noun

become a place of misery for sb

zindan olmak Verb

live in misery and want

yokluk ve sefalet içinde yaşamak Verb

English-Turkish phrases from Zargan's own database

English-Turkish