mouse

English-Turkish Translation

  1. Noun, Zoology fare
  2. Noun, Zoology fare, sıçan
    (Muridae, Mus).
    house mouse: ev faresi
    (Mus musculus). (İlgili sıfat:

    murine    ).
  3. Noun fare türünden çeşitli kemirgenler.
    harvest mouse: cüce sıçan
    (Reithrodontomys).
    lemming
    mouse: kır sıçanı
    (Synaptomys).
    field/meadow mouse: tarla sıçanı
    (Microtus arvalis).
    shrew mouse: orman soreksi
    (Sorex araneus).
    spiny mouse: dikenli sıçan
    (Acomys cahirinus).
    white mouse: beyaz fare.
  4. Noun mahcup/ürkek/çekingen/korkak kimse.
  5. Noun şişmiş /morarmış göz.
  6. Noun, Maritime Traffic (a) halat düğümü, (b) kanca bağı.
  7. Noun (boks argosu) (yumruktan ilerigelen) göz altındaki şişlik.
  8. Verb fare/sıçan avlamak, sıçan tutmak/yakalamak.
  9. Verb (sinsi sinsi) bir şeyin peşinden gitmek/dolaşmak.
  10. Verb, Maritime Traffic (halatı) düğümlemek, kancayı ağız bağı ile bağlamak.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

as poor as a church mouse
çok fakir/yoksul.
at the click of a mouse
bir tıklamayla Adverb
at the click of a mouse
bir tıkla Adverb
be as quiet as a mouse
çıt çıkarmamak Verb
bus mouse
seri (dizisel) bağlantılı fare Information Technology
church mouse
kilise faresi.
poor as a church mouse: çok fakir Noun
coal mouse
köknar baştankarası
(Parus ater): Avrupa ve Asya çam ormanlarında yaşayan sırtı külrengi, karnı
ak, başı kara, yanları ak benekli bir kuş.
Noun
deer mouse
geyik-sıçanı
(Peromyscus). K. Amerikada yaşar.
white-footed mouse ile ayni anlama gelir. Noun
field mouse
tarla sıçanı. Noun
harvest mouse
tarla faresi
(Micromys minutus ve Reithrodontomys).
honey mouse
bal sıçanı
(Tarsipes spenserae): çiçek özü ve küçük böceklerle beslenen küçük bir keseli hayvan. Noun
house mouse
fındıksıçanı, sıçan, fare, ev faresi
(Mus musculus): evlere musallat olan gri-kahverengi tüylü fare. Noun
jumping mouse
zıpzıp fare
(Zapodidae): K. Amerikada yaşayan ve uzun arka ayakları sayesinde 4.5 metreye kadar
sıçrayabilen ufak bir fare. Kışın kış uykusuna yatar.
Eastern jumping mouse: sıçrayan sıçan
(Zapus hudsonius).
Noun
meadow mouse
tarla faresi/sıçanı Noun
mickey mouse
uyduruk
mickey mouse
önemsiz
mickey mouse
(US) (argo) (şirketler , kuruluşlar , vb ile ilgili olarak) hava cıva
mickey mouse
Miki fare
pocket mouse
keseli fare
(Perognathus): K. Meksika ve G. ABD'de kurak yerlerde yaşayan uzun kuyruklu, avurtları torbalı bir tür fare. Noun
poor as a church mouse
çok fakir
serial mouse
dizisel bağlantılı fare Information Technology
striped field mouse
tarla cüce sıçanı
(Micromys agrarius).
wood mouse
orman sıçanı
(Apodemus sylvaticus).
mouse bird
(a) fare kuşu
(Colius): konik gagalı, yumuşak tüylü ve uzun kuyruklu bir Afrika kuşu, (b) örümcek kuşu.
mouse buttons
farenin tuşları Noun, Hardware
mouse deer
chevrotain.
mouse pad
fare altlığı Information Technology
mouse pointer
fare imleci Information Technology
mouse potato
bilgisayar hastası Noun
mouse potato
bilgisayar bağımlısı Noun
mouse potato
klavye bağımlısı Noun
mouse potato
fare bağımlısı Noun
a lion at home , a mouse abroad
dışarda fare
a lion at home , a mouse abroad
evde aslan
a mouse abroad
evde aslan, dışarıda fare
hold down (re:mouse button or key)
basılı tutmak Verb, Information Technology
play cat and mouse with someone
(birisiyle) kedi fare ile oynar gibi oynamak, (ona) işkence/eziyet etmek.
poor as a church mouse (job's cat ,)
US çok fakir oluş
English-Turkish phrases from Zargan's own database