muhafaza

Turkish-English Translation

  1. trust
  2. Noun protection
  3. housing
  4. saving
  5. maintenance
  6. guard
  7. mount
  8. hold
  9. watch
  10. storage
  11. Noun conservation
  12. Noun reservation
  13. custody
  14. Noun preservation
  15. asylum
  16. enclosure
  17. keeping
  18. upkeep
  19. casing
  20. sheath
  21. keep
  22. receptacle
  23. covering
  24. conservancy
  25. safekeeping
  26. guarding
  27. curing
  28. retaining
  29. care
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

Çocukların Muhafaza Altına Alınmasına İlişkin Kararların İnfazı ve Tanınmasına ve Çocukların Muhafaza Altına Alınmasının Telafisine Dair Avrupa Sözleşmesi
European Convention on Recognition and Enforcement of Decisions Concerning Custody of Children and on
Restoration of Custody of Children
Noun, International Law
Metal tank, rezervuar ve muhafaza kapları imalatı (NACE kodu: 25.2)
Manufacture of tanks, reservoirs and containers of metal (NACE code: C25.2) Noun, Trades-Professions
bakım; tamir, idame; muhafaza
maintanence
cam muhafaza
glass case
gümrük muhafaza
customs enforcement Noun, Taxation-Customs
hukuki serbestilerini muhafaza
cartel
maden muhafaza
metal case
muhafaza altına almak
to protect Verb
muhafaza altına almak
to guard Verb
muhafaza altına almak
to safeguard Verb
muhafaza altında
under escort
muhafaza etme
guarding
muhafaza etme
saving
muhafaza etme
protection Noun
muhafaza etme
guard
muhafaza etme
holding
muhafaza etme
preservation Noun
muhafaza etme
storing
muhafaza etme
watching
muhafaza etme
preserving
muhafaza etme
retaining
muhafaza etme
reservation Noun
muhafaza etme
keep
muhafaza etme
conservation Noun
muhafaza etmek
to secure Verb
muhafaza etmek
to conserve Verb
muhafaza etmek
to wall Verb
muhafaza etmek
to uphold Verb
muhafaza etmek
to fence Verb
muhafaza etmek
to reserve Verb
muhafaza etmek
to convoy Verb
muhafaza etmek
to warrant Verb
muhafaza etmek
to save Verb
muhafaza etmek
to defend Verb
muhafaza etmek
to cure Verb
muhafaza etmek
to harbor Verb
muhafaza etmek
to police Verb
muhafaza etmek
to watch Verb
muhafaza etmek
to guard Verb
muhafaza etmek
to overshadow Verb
muhafaza etmek
to protect Verb
muhafaza etmek
to shield Verb
muhafaza etmek
to preserve Verb
muhafaza etmek
to ward Verb
muhafaza etmek
to retain Verb
muhafaza etmek
to safeguard Verb
muhafaza koşulları
storage conditions Noun, Commerce
muhafaza şartları
storage conditions Noun, Commerce
muhafaza usulü
custody procedure
muhafaza vasıtası
safeguard Noun
muhafaza ve ibraz
retention and presentation Noun, Accounting
muhafaza ve idare için mahkemece tayin edilen memur
official receiver
araç arama ve muhafaza altına alma
vehicle search and seizure Noun, Law
ardiyede muhafaza etme
storage
ateşkesi muhafaza etmek
to preserve the cease-fire Verb
ateşkesi muhafaza etmek
to preserve the ceasefire Verb
atların muhafaza edildiği etrafı çevrili çimenlik alan
paddock
bankanın muhafaza edeceği bir menkul için verdiği makbuz
safekeeping (deposit for)
bir bahis için ortaya konan parayı muhafaza eden kimse
stakeholder
bir eşyayı muhafaza için emanete bırakma
check in
bir limandan uzakta bulunan gümrük muhafaza deposu
uptown warehouse Noun
bir mahpusu muhafaza altında götürmek
to escort a prisoner Verb
bir mahpusu muhafaza altında götürmek
to conduct a prisoner under escort Verb
bir ortaklığın malını emaneten muhafaza etmek
to hold the property in trust for a partnership Verb
bir şartı muhafaza etmek
to retain a provision Verb
derin dondurma ile muhafaza etme tesisi
locker plant
Doğu ülkelerinde ithal mallarının muhafaza edildiği depo
godown
dondurulmuş yemeklerin muhafaza edildiği buzdolabı
deepfreeze
esham ve tahvilat muhafaza hesabı
custody account
gümrük muhafaza botu
customs craft
herhangi bir şeyi muhafaza eden alet
guard
ipotekleri muhafaza eden
registrar of mortgages
izleri muhafaza etmek
to preserve traces Verb
kasa muhafaza dairesi
safe custody department
kasa muhafaza sözleşmesi
safe custody contract
kasa muhafaza ücreti
safe custody charges (fees)
kasada muhafaza edilen eşya
safe custody items
kavanozda muhafaza etmek
to pot Verb
kayırma yoluyla işini muhafaza eden yeteneksiz kişi
parachutist
kayyum için emanet olarak muhafaza etme
custody held for trustee
kilise emlakini muhafaza eden memur
warden
kira atlarının muhafaza edildiği yer
livery
kıyı muhafaza botu
patrolman vessel
kıyı muhafaza botu
patrol vessel
konserve halinde muhafaza edilmiş
canned
konserve halinde muhafaza edilmiş
(Br) tinned
liman gümrük muhafaza bürosu
comptroller of the customs Noun
menkul değerleri muhafaza edilmek üzere emaneten bırakmak
to deposit securities for safe custody Verb
menkul değerleri muhafaza için vermek
to place securities in safe custody Verb
mevcut durumunu muhafaza etmek
to hold one's own Verb
mevkiini muhafaza etmek
to hold one's own Verb
mevkiini muhafaza etmek
to maintain one's position Verb
mevkiini muhafaza etmek
to retain one's position Verb
mevziini muhafaza etmek
to hold the fort Verb
mücevherlerini kasaya muhafaza için emanet en bırakmak
(Br) to leave one's jewellery in safe custody Verb
mücevherlerini kasaya muhafaza için emaneten bırakmak
to leave one's jewellery in safe custody Verb
mülkiyeti muhafaza kaydı ile satış
conditional sale Noun, Law
mülkiyeti muhafaza kaydıyla satış
bailment lease
mülkiyeti muhafaza mukavelesi
contract of sale
ortaklığın malını emaneten muhafaza etmek
to hold the property in trust for a partnership Verb
özel depo (sahibinin kendi mallarını muhafaza ettiği depo
private warehouse
rücu hakkını muhafaza etmek
to reserve the right of recourse Verb
sahil gümrük muhafaza memuru
(Br) coast waiter
sahil gümrük muhafaza memuru
coast waiter
sahil muhafaza gemisi
coast defence ship
sahil muhafaza istasyonu
coastguard station
sahil muhafaza tvu
coastguard station
satıcının mülkiyeti muhafaza kaydı
vendor vender's lien
satıcının mülkiyeti muhafaza kaydı
vendor's lien
savunma hakkını muhafaza etmek
to reserve one's defence defense Verb
savunma hakkını muhafaza etmek
to reserve one's defence Verb
set yaparak muhafaza etmek
to dike Verb
soğukkanlılığını muhafaza etmek
to keep one's head Verb
soğukkanlılığını muhafaza etmek
to keep a cool head Verb
sükûnetini muhafaza etmek
to keep one's wool on Verb
suni ilhak için spermaların muhafaza edildiği yer
sperm bank
teklifi muhafaza etmek
to hold an offer open Verb
umumi mağaza (mal muhafaza etmek amacıyla kiralanabilen depo
public warehouse
üyeliğini muhafaza etmek
to keep one's name on the books Verb
vatandaşlığını muhafaza etme
retention of nationality
vatandaşlığını muhafaza etmek
to retain one's citizenship Verb
yemekleri dondurarak uzun bir süre muhafaza eden dolap
freezer
yiyeceği soğutarak muhafaza etmek
to chill Verb
Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü
Directorate General of Customs Enforcement Noun, Organizations
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Saklama, olduğu ... gözetme; korunma
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.