naked

  1. Adjective çıplak, üryan.
    stark naked: çırılçıplak, anadan doğma.
  2. Adjective (üstü) açık, örtüsüz, örtülmemiş, yalçın, kuru.
    naked ground.
  3. Adjective salt, yalın, katkısız, düpedüz, sade.
    the naked truth: salt gerçek.
  4. Adjective optik aleti kullanmayan, çıplak.
    the naked eye: çıplak göz.
  5. Adjective (a) gizlenmemiş, besbelli, âşikâr.
    naked jealousy. (b) kılıfsız, kınsız.
    a naked sword.
  6. Adjective koruncasız, savunmasız, silahsız, çaresiz.
  7. Adjective yoksul, muhtaç, yoksun, mahrum.
    naked of:-den mahrum/yoksun.
    The trees were left naked of leaves.
  8. Adjective, Law kanıtsız, ispatsız, dayanaksız, mesnetsiz, geçersiz.
  9. Adjective, Botany (a) (tohum) kılıfsız, çıplak, (b) (tomurcuk) koruyucu kılıfsız, (c) çiçek örtüsüz, (d) (sap) yapraksız,
    (e) (yaprak) tüysüz, parlak, kaypak.
  10. Adjective, Zoology tüysüz, saçsız, kürksüz, yünsüz, kılsız.
    naked ape: insan.
içini dökmek Verb
anadan doğma
sivil
çırılçıplak
açıktan satış yapmak Verb
mücerret borcun tanınması
delilsiz iddia Noun, Law
çıplak yetki
tayin olunmayan itiraf
teyit olunmayan ya da diğer kanıtların desteklemediği itiraf
teyit olunmayan ve kanıtların desteklemediği itiraf
tek yönlü (bağlayıcı olmayan) sözleşme
teminatsız borç senedi
(Br) teminatsız borç senedi
ücretsiz emanet sözleşmesi
utanmaz sömürü
utanmaz sömürülme
çıplak gerçekler Noun
nadas, çıplak nadas tarla.
işlenmemiş tarla
hisse senetlerini satın alma opsiyonu
çıplak (üzerinde iddia edilen bir hakkın bulunmadığı) zilyetlik
çıplak zilyet
çıplak mülkiyet
çıplak yetki
(US) özel yedek akçe
çıplak gerçek
alivre opsiyon satıcısı (elinde bulunmayan menkul kıymetleri vadeli olarak cari fiyatlardan satan opsiyon satıcısı
birinin teyit olunmayan iddiasına inanmak Verb
çıplak yumruklarla dövüşmek Verb
çıplak yumrukla döğüşmek Verb
çıplak gözle
(yardımcı alet olmadan) çıplak gözle
çıplak gözle, gözlüksüz, dürbünsüz, teleskopsuz.
You can't see many stars with the naked eye.
New York Esrarı Proper Name, Cinema