non-

English-Turkish Translation

  1. Prefix Olumsuzluk bildiren önek. Önüne geldiği sözcüğe “-siz/sız/süz/suz, gayri-, ademi-, -mazlık, -değil, -olmayan
    vb.” anlamları katar.
    noneffective: etkisiz.
    noncombattant: gayrımuharip.
    noncompliance: uymazlık.
    nonaddictive: alıştırıcı olmayan gibi.

    NOT:     Bu ve bundan sonraki sayfaların altında
    non- önekini alan başlıca sözcükler sıralanmıştır. Bunların anlamı için asıl sözcüğün anlamına bakıp tersi alınmalıdır.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

non compos mentis (Lat.)
akıl sağlığı yerinde olmayan Adjective, Law
non compos mentis (Lat.)
gayri mümeyyiz Adjective, Law
non compos mentis (Lat.)
mümeyyiz olmayan Adjective, Law
non compos mentis (Lat.)
temyiz kudretine sahip olmayan Adjective, Law
non compos mentis (Lat.)
temyiz gücüne sahip olmayan Adjective, Law
non compos mentis (Lat.)
aklı başında olmayan Adjective, Law
non
'sız
non
(Lat) gayri
non
gayri
non- return to reference recording
referansa dönüşümsüz kaydetme
non synchronous non- volatile memory
eşzamanlı olmayan uçucu olmayan bellek
Abusus non tollit usum.
Bir hakkın kötüye kullanılması hakkın kullanımını hükümsüz kılmaz. (Lat.) Sentence, Law
bring in a verdict of non guilty
beraat kararı vermek Verb
bring in a verdict of non guilty
suçsuz kararı vermek Verb
causa sine qua non
belirli bir olay ya da sonucun meydana gelmesi için zorunlu olan neden
causa sine qua non
zorunlu neden
causa sine qua non
o olmazsa olmaz
coram non judice
yetkisiz bir mahkemece alınan karar veya yapılan muamele
coram non judice
yetkisiz bir mahkeme huzurunda
covenant of non claim
(gayrimenkul) davadan feragat beyannamesi
de gustibus non est disputandum
Zevkler münakaşa edilmez/Herkesin zevki ayrıdır/Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır.
delegatus non potest delegare
müşteri
delegatus non potest delegare
onu alt-taşeronluğa karşı koruyan ilke
delegatus non potest delegare
doğrudan ve yalnızca esas temsilci ile iş görmek istediğinde
delegatus non potest delegare
(Lat) temsilci temsilciliğini devredemez terimi
dies non (juridicus)
tatil günü.
enter a plea of non guilty-
suçunu reddetmek Verb
exceptio non adimpleti contractus
ödemezlik def'i Noun, Law
Genus non perit.
Nevi telef olmaz., Çeşit telef olmaz. Sentence, Law
in case of non delivery-
teslim edilmediği takdirde
inconvenient forum; forum non conveniens
yer bakımından yetkisizlik Law
judgment non obstante verdicto
kanun yararına bozma Noun, Law
judgment of non suit
davanın reddi kararı Noun, Law
jus non scriptum
örf ve âdet hukuku
jus non scriptum
(Lat) yazısı olmayan hukuk
lex non curat de minimis
hukuk veya hâkim teferruatla ilgilenmez
lex non scripta
örf, âdet, töre, yazılmamış yasa.
nemo dat quod non habet
(Lat) hiç kimse kendisinde olmayanı veremez
non acceptance
reddetme
non acceptance
kabul etmeme
non affiliated foreigners
ilişkili (bağlantılı) olmayan yabancılar Noun
non aggression -
saldırmazlık
non aligned countries
Sovyet Rusya ile ABD'yi birbirine karşıt yapan diplomatik kavgaların dışında kalan ülkeler Noun
non assessable revenue
vergiden muaf gelir
non attendance -
devamsızlık
non clearers
kliring yapmayan bankalar Noun
non compliance
riayet etmeme
non compos
kaçık, divane, akılsız, akılca dengesiz, aklî dengesi bozuk.
The court judged him to have been non
compos mentis = non compos when he did the murder.
non compos mentis
deli.
non compos mentis
kaçık, divane, akılsız, akılca dengesiz, aklî dengesi bozuk.
The court judged him to have been non
compos mentis = non compos when he did the murder.
non content
(Br) İngiltere Lordlar Kamarası'nda olumsuz oyları sesleniş biçimi
non delivery-
teslim edilmeme
non directive interview
sorulara verilecek yanıtların sınırlandırılmamış olduğu mülakat türü
non domiciled
vergi vermemek amacıyla ülkede oturmayan kişi tanımlaması
non domiciled
ikametgâhsız
non domiciled
yetkililerce
non domiciled
sürekli olarak kendi ülkesi dışında oturan
non drinker
alkollü içki içmeyen kişi
non driver
motorlu araç kullanmayan kişi
non entity-
önemsiz kişi
non est
değil(dir).
non est
tutuklanacak şahış kendi bölgesinde bulunmadığı için tutuklama belgesinin geritilmesi. Law
non event
umulan ya da beklenilen kadar önemli çıkmayan olay
non fattening
(yiyecek) fazla kalorili olmayan
non flammable
tutuşmaz
non flammable
yanmaz
non full payout
sözleşmenin feshedilemediği süre
non full payout
kiralama konusu olan malın büyük bir kısmının kiralayana ödenebildiği süre
non interesting community indifference curve
kesişmeyen topluluk kayıtsızlık eğrisi
non iron
(giysiler) ütü istemez
non licet
müsaade edilemez, yasaktır, yasaya aykırıdır.
non life insurance
hayat hariç diğer genel sigorta branşları Noun
non liquet
açık değil
non manufacturing industries
imalatçı olmayan endüstriler (hizmet , tarım ve madencilik , yönetim
non negotiable
ciro edilemez
non obstante
rağmen.
non of your lip
küstahlığı bırak
non oil country
petrol üreticisi olmayan ülke
non pareil
misli bulunmaz
non pareil
eşsiz
non paritem
meblağı tam olarak ödenmeyen çek
non paritem
banka tarafından ödenirken komisyon ücreti alınan çek
non placet
olumsuz oy, aleyhte verilen oy.
non possumus
yapamayız, olmaz.
non price competition
tanıtım ve dağıtım politikaları uygulayarak yapılan rekabet
non price competition
servis
non price competition
ödüllendirici pazarlama
non price competition
fiyatı sabit tutarak ürün
non price competition
ambalajlama ve imaj reklamcılığı gibi fiyatın dışında yapılan rekabet çalışması
non privileged creditor
imtiyazlı olmayan alacaklı
non production bonus
bayram ikramiyeleri Noun
non production bonus
üretime bağlı olmayan nedenlerle işçilere verilen ikramiyeler Noun
non production bonus
ıskarta azaltması
non production bonus
kâr paylaştırma gibi faktörler ve üretime bağlı olmayan nedenlerle işçilere yapılan ödemeler Noun
non production bonus
normal maaş veya ücrete ek olarak devamlılık
non profit-making institution
kamu yararına çalışan kurum
non pros.
= non prosequitur.
non prosequitur
(davacı aleyhinde verilen) gıyap kararı. Noun
non qualified
(US) çalışan tarafından elde edilen kazancın sermaye kazancı olarak değil de gelir olarak vergilendirildiği
memur hisse senedi opsiyon plan
non qualifying policy
vergi indirimine hak kazanmayan emeklilik planı
non rebuttable
çürütülemez
non rep.
= non repetatur.
non repetatur
(reçetede) tekrarlanmaz, tekrarlamayınız.
non replaceable assets
yerine konamayacak aktifler Noun
non seq.
= non sequitur.
non sequitur
ilgisiz sonuç, mantıksız/mantığa aykırı sonuç, konuşulanla ilgisi olmayan söz. Noun
non serial
öyküsü sürekli olmayan radyo ya da televizyon dizisi
non skid tire
patinaj yapmaz lastik
non slip
kaymasını önleyen
non slip
kaymayan
non specialist
(belirli bir konuda) uzman olmayan kişi
non specific
belirli olmayan
non starter
geleceği olmayan bir öneri
non starter
uygulamasına geçilemeyecek bir kavram
non starter
yandaşı olmayan bir fikir
non stick
yapışmaz
non stick
dibi tutmaz
non stop
iki nokta arasında tarifeli durağın bulunmaması
non stop
taşımacılıkta
non sui iuris
(Lat) ehliyetsiz
non swimmer
yüzme bilmeyen kişi
non tariff restrictions
gümrük tarifesi dışı kısıtlamalar Noun
non troppo
fazla değil.
allegro non troppo.
non u
yüksek tabakaya özgü olmayan
non u
(Br) asil olmayan
non u
halk tabakasından
pass a vote of non confidence
oy vermek Verb
persona non grata
istenmeyen kişi.
persona non grata
istenmeyen kişi Noun
plea of non est factum
davalının bir belgeyi kendinin düzenlemediğine dair defi Noun
sine qua non
mutlaka aranılan şart
sine qua non
(Lat) o olmadan olmaz
sine qua non
olmazsa olmaz Adjective
to raise a plea of non est factum
davalının bir belgeyi kendisinin düzenlemediği defisi
to raise a plea of non est factum
davalının bir belgeyi kendisinin düzenlemediği defi
vigilantibus non dormientibus jura subveniunt
(Lat) kendi haklarına sahip çıkmayanlara kanun yardım etmez
volenti non fit injura
rıza gösterdiği bir davranıştan ötürü zarar gören bir kişi şikâyet edemez
volenti non fit injura
(Lat) razı olan kişi yara almaz
English-Turkish phrases from Zargan's own database