numb

  1. uyuşuk, uyuşmuş.
    My feet have gone numb: Ayaklarım uyuştu.
    My fingers are numb with cold:
    Soğuktan parmaklarım uyuştu.
    A numb sensation.
  2. duygusuz, hissiz, heyecansız, vurdumduymaz, ilgisiz, bigâne.
  3. (korkudan vb.) donmuş, hareketsiz, kımıldayamaz.
    to be taken numb with fright: korkudan donakalmak.

    The sight of the lion made him numb with fear: Aslanı görünce korkudan donakaldı.
  4. uyuşturmak, uyuşukluk vermek, hissiz/duygusuz hale gelmek, donup kalmak, kımıldayamamak.
    Fingers numbed
    with cold: Soğuktan uyuşmuş parmaklar.
    the numbing effect of the drug: ilâcın uyuşturucu etkisi.
keçeleşmek Verb
karıncalanmak Verb