odor

  1. Noun koku.
  2. Noun güzel koku, rayiha.
    the odor of roses.
  3. Noun pis koku.
    the odor of garbage.
  4. Noun belirtici özellik/nitelik, belirti, emare.
    An odor of corruption in the administration triggered an investigation.
  5. Noun itibar, şöhret.
    be in bad odor: itibardan düşmek, kötü şöhreti olmak, kötü tanınmak, adı çıkmak,
    gözden düşmek.
    They were in bad odor because of a suspected theft.
    be in good odor: gözde olmak, şöhret/itibar sahibi olmak.
    die in the odor of sanctity: iyi bir Hıristiyan diye ad bırakıp ölmek.
    Brit.:
    odour şeklinde de yazılır.
çok iyi bir Hıristiyan olarak nam bırakarak ölmek Verb